Yukarı
1

Sinan Kara

İzmir Basını

28 Şubat, 2011

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in o talihsiz olayından sonra çok sayıda gazeteci arkadaşla görüşme fırsatım oldu. İnanın kiminle görüştüysem Sertel’i ciddi biçimde eleştiriyor ve oturduğu makamı layıkıyla temsil edemediğini savunuyor.
En ciddi eleştiri ise Sertel’in bir gazeteciye karşı takındığı biçimsiz tavır.
Görüştüğüm arkadaşlar bu utanç veren olayda İzmir basınının Üç Maymunu oynadığını da ekleyerek, bazı gazeteci arkadaşların bu olayı yazmak istediği ancak yönetimin tepkisi nedeniyle susmak zorunda kaldıklarını belirtti.
Ne acı bir durum değil mi?
Bir de bağımsız gazetecilikten söz ederler!
Düşünsenize, kendi sorununu çözemeyenler halkın sorunlarına nasıl çözüm getirir.
Yıllardır yazıyorum.
İzmir basınının durumu içler acısıdır.
Çok sayıda patron, köşe yazarı ve muhabir ya belediye başkanlarının adamıdır veyahut erki elinde bulunduranların kalemini sallamaktadır.
Bu iddiamın en belirgin örneği, İzmir’de yapılan olumsuzlukların gereken biçimde ele alınmayışıdır. 
Mesela,
Konak Belediyesinin “Kelebek Projesi”ni görenler, aynı belediyedeki taşeron işçisinin yaptığı grevi görmezler.
Ya da, Büyükşehir Belediyesi'nin verdiği paket reklâmlara avuçlarını ovuşturanlar, o reklâmın içeriğinde bulunan fiiliyatı sorgulamaktan kaçınır.
Bir örnek daha, Belediyelerin dolayısıyla halkın sırtından geçinen beleşçi diye tabir edilen Bankamatik Personel vardır. Bunlar aydan aya Bankamatiğe maaş almaya koşar, Belediyelerin de yolunu bilmezler. Bu durumu görmeyen, görmek istemeyen kalemşorlar da vardır. İşte onlar da sus payı olarak bu reklâmlardan pay kaparlar.
Sonra ne mi yaparlar?
Evlerine bir keyifle giderler ve çocuklarına bu ahlaksızca elde edilen parayı ne denli “zor” kazandıkları yalanını anlatırlar. Ve hayasızca bu düzenbazlığa aileyi de alet ederler.
Bu anlattıklarım keşke senaryo olsa. Ama değil. Lâkin bu konuları İzmir basınında artık bilmeyen de yok.
İşte bu nedenle biz bu rezillikleri burada yiğitçe yazabilmenin erdemini yaşıyoruz.
Çünkü olması gereken “namuslu” gazetecilik kriterlerinin sadece teori den değil pratikten de geçtiğini anlatmaya çalışıyoruz.
Baştan söylemiştik,
Ege’nin Sesi çürümeye yüz tutmuş mesleğin içerisinde dik durmayı başaracaktır. Bunu gücü elinde bulunduranlarla değil, okurlarıyla gerçekleştirecektir.
NOTLARIM
NOT 1: Sultan Sülüman ile ilgili notlarım oluyor. Bu duruma bazı okurlarımız “yazma” diye içerleniyor. Sitemim Sultan Sülüman’ın rahata ermesiyle birlikte, ortaya çıkan vefasızlığınadır, ilkelerini çöp kutusuna atmasınadır ve dostlarını yarı yolda bırakmasınadır. Daha ötesi söz vermenin yükünü taşıyamamasınadır.
İşte bu nedenle Sülüman’ın arada bir notlarımın içerisinde yer almasının, tamamen ahde vefa ile ilintili olduğunu bilmenizi isterim.
NOT 2: Milliyet Ege gazetesi yazarı Çağlayan Bilgen diyor ki;
Söz CHP yönetimlerinden açılmışken bir eleştiri de parti üst yönetimine ve partili belediye başkanlarına getireceğim.
Nedense, CHP’nin başta il yönetimi olmak üzere pek çok ilçe yönetiminde görev alanlar (kimi yerde ilçe başkanları bile) belediyede çalışıyor.
Bu durum, belediye ile örgüt arasındaki ilişkileri farklı boyutlara taşıyor.
Örgüt başkanı veya yöneticileri, belediye başkanından talimat alıyor.
Belediye başkanının yanlışları, parti örgütünde görmezlikten geliniyor.
Böyle olunca da başkanlar, yanlış üstüne yanlış yapıyor.
Nasıl yeni oluşturulan il yönetiminde ‘il genel meclis ve belediye meclis üyelerine yer verilmeyecek’ diye karar alındı ve uygulandıysa, aynı şekilde ‘partili belediye başkanlarının iş başında olduğu yerel yönetimlerde çalışanlar da örgütlerde görev almayacak’ denilmeliydi.
Ne dersiniz?

Daha önce de yazdım, yine tekrar edeyim. Bir kez daha Çağlayan Bilgen’e sormak lazım, İzmir’de belediyelerde çalışan gazeteci eşlerini neden yazmıyorsun?
Bu durum gazeteciler ve başkanlar arasındaki ilişkiyi etkilemiyor mu?
Mesela siz Konak Belediyesi'ni yazabiliyor musunuz? 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Jennifer Lopez İstanbul ve Antalya'da konser verecek!

Son yıllarda özel hayatıyla gündemden düşmeyen Jennifer Lopez Türkiye'de müzikseverlerle buluşacak. Dünyaca ünlü pop yıldızı Jennifer Lopez, yeni dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye geliy...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyardı: 50-60 yaş arasında daha sık görülüyor

Ani işitme kaybı, nedeni tam olarak belirlenemeyen ve üç günden daha kısa sürede gelişen, işitme testinde 30 desibel ve üzerinde (ardışık üç frekansta) kaybın tespit edildiği bir durumdur. Genellikle kulak çınlaması (tinnitus), uğultu gibi semptomlarla birlikte görülür. Nadiren baş dönmesi (vertigo) de eşlik edebilir. En sık 50-60 yaş aralığında görülmekte olup, erkek ve kadınlarda benzer sıklıkta rastlanmaktadır.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR