Yukarı
     SON DAKİKA     

Konak’ın faaliyet raporu kabul edildi

1

Sinan Kara

Üstad Yazarlar ve İtibar Kaybı

04 Mart, 2011

Basındaki itibar kaybının nedenlerini ararken ülkenin gidişatına elbet bakmak gerekiyor. Ancak, biz bu denli büyük bir değerlendirme yapmayalım. Burnumuzun dibinde, yaşadığımız, ekmeğini yediğimiz kentin yani İzmir’in penceresinden bu olayı değerlendirelim.
İkisi de 50 yaşını devirmiş yazarımızın davranışını masaya yatıralım. Yatıralım ki, geçmişte söylediğimiz, yazdığımız konularda haklılığımız bir kez daha ortaya çıksın. 
İlk yazarımız anlı şanlı Hamdi Türkmen. Bugünlerde CHP Genel Başkanı’na not veriyor. Çok içten ve başarılı buluyor. Bunun da nedeni elbet belli. Kendisine Kılıçdaroğlu’na götüren vekilini, tekrar vekil yaptırabilmek. Bu nedenle son günlerde çok hassas. 
Hassas ama ölçüsüz. Vekili adına Genel Başkan’a not vermekten de kaçınmıyor. Eğer Genel Başkan bu numarayı yerse onu bilemem. Ama bu durumu İzmir’de bilmeyen yok. 
Gelelim konumuza. Sayın Türkmen, İzmir’de taşeron sisteminde çalışan işçilere çok üzülür. 
En çok da Buca’dakilere. Buca’ya özel bir hassasiyeti olduğu için Buca’da eylem yapan taşeron işçilerin sorunlarını da köşesine taşıdı. Ve dedi ki, “Hak aradılar işsiz kaldılar”… Yazının tarihi 27 Kasım 2010.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2 Kasım’da partisinin grup toplantısında şöyle demişti:
“Tüm taşeron işçilere sesleniyorum, sizin eviniz CHP’dir. 
Çünkü biz emekten, üretenden yanayız. 
Yiyicilerden yana değiliz... 
Bütün taşeron işçilere söylüyorum; CHP iktidarında hiçbir işçi, taşerona emanet edilmeyecek. Kadrolarını vereceğiz, çalışacaklar...”
Kılıçdaroğlu bunu ilk kez seslendirmiyor.
Referandum öncesi İzmir mitinginde de benzer şeyler söylemişti.
Ve tarih 24 Kasım...
CHP Genel Başkanı’nın bu konuşmasından 22 gün sonra, Kılıçdaroğlu’nun söyleminden yüreklenen İzmir’de taşeron bir bayan işçi, Başkanı CHP’li olan Buca Belediyesi’nde, hak aradığı için işine son verilip kış-kıyamette kapı önüne konuldu.
Ne demek şimdi bu?
Ya Kemal Kılıçdaroğlu, “laf olsun” diye konuşuyor, ya da CHP’li Buca Belediye Başkanı, CHP Genel Başkanı’nı “takmıyor(!...)”
* * *
Buca Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne hizmet veren şirketin işçilerinden Batıgül Tunç, üç gündür kurduğu çadırda, kendisine destek olan işçi arkadaşlarıyla oturma eylemi yapıyor.
Tek suçu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na güvenip, kadrolu ve sendikalı olmak için talepte bulunmak.
Ama o ve Buca Belediyesi’nde taşeron çalışan işçiler kararlı.
İşten çıkarılan arkadaşları işe alınıncaya, kadrolu güvence verilinceye kadar oturma eylemine devam edecekler.
Batıgül Tunç, başına gelenleri şöyle özetliyor:
“100 kadar işçi arkadaşımız işten çıkarıldı, onlar tekrar işe geri alınana kadar bu oturma eylemimiz sürecek. Basın açıklaması yaptığım, çalıştığım şirketi belediyeyle karşı karşıya getirdiğim gerekçesiyle, iki arkadaşımla beni önce sürgün ettiler. Daha sonra beni işten çıkardılar...”
* * *
Buca Belediyesi’ndeki bu olay CHP’yi iyice karıştırdı.
CHP’li beş belediye meclis üyesi, önce Başkan Tatı’yı kınayan bir yazılı açıklama yaptılar.
Buca’da işçi çıkarılması dün de devam edince, aynı meclis üyeleri CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na “şikâyet mektubu” yazmayı kararlaştırdılar.
Sayın Türkmen bu yazının sonunu da şu cümlelerle getiriyor. 
“Kısacası Buca’daki işçi kıyımı belli ki hem CHP’nin, hem de İzmir’in gündeminden daha uzun süre düşmeyecek. Taaa ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tepesi atıp, olaya el koyuncaya kadar.”
Bu yazıda genel başkanı tahrik etmekten tutun, eylemi sürdürün arkanızdayım demeye varan birçok gizli mesaj var. Ne adına bu yazı kaleme alındı peki. Buradaki işçilerin gerçekten sorununa eğilmek için mi. Hadi canım sende. Hamdi Türkmen birçok çalıştığı gazetede arkadaşları çıkarılırken arkasına bile dönüp bakmayan adamdır. 
Bunun için Türkmen’in işçi dostluğunun nedenini aramak için Buca ile ilgili diğer yazılarına bakmak yeterlidir. 
Şimdi Konak’ta taşeron sistemine direnen işçilere niye destek vermiyor Hamdi Türkmen. Hem de yaşadığı evi Alsancak’ta süpürülmeyen, çöple boğulan yerlere kadar yakın iken… 
Kendisinden okkalı bir yazı bekliyoruz gazetecilik adına. Konak’taki zor durumdaki sömürülen işçileri savunan bir yazı. 
Yoksa bu yazıların her birinin neden yazıldığı ortaya çıkacak.
Şimdi gelelim ikinci yazarımıza. Gönül Soyoğul. Rakip internet portalının yazarı. Kendesi öz Bucalı ve yazdıklarına bakılırsa Şeboy özlemcisi bir sosyal demokrat. Tıpkı Levent Köstem gibi. “Şeboy’un tırnağı olamadılar” başlıklı yazıyı 15 senelik iktidarın henüz birinci yılı doldurmayan belediye Başkanı Ercan Tatı’ya olan nefretini dile getiren CHP’li Köstem’in destekçisi. 
Gönül hanım da Buca’da işçi sorunu yaşanırken, “Köle düzeni… Aziz Başkan… Buca Belediyesi…” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ve şunları dile getirdi özetle: 
“Ne zamandı hatırlamıyorum; köle-efendi ilişkileri üzerine yazılmış bir köşeye, bir yorumcu “şirketleri et yiyen bitkiye benzeterek” katkıda bulunmuştu. Yorumcuya göre, etobur bitkiler hayvanlarla, şirketler de çalışanları ile besleniyordu. Belediyeler Mevzuat Bilgilendirme Toplantısı’nda ‘taşeron sistemi’ hedef alan Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ‘kölelik düzeni’ üzerine yaptığı konuşma hatırlattı bana et ‘yiyen’ bitkiler gibi, ‘çalışanlarını yiyen’ şirketleri/belediyeleri.”
Ve devamında da 
“Taşeronlaşma, her gün aklımda/gündemimde aslında. Güzergâhım olduğu için geçtiğim Buca Belediyesi’nin önü, ‘taşeronlaşmaya karşı çıkarak sendikalılaşmak isteyen’ bu nedenle bir hafta önce kapıya konan bir kadının tek kişilik direnişi ve ona destek olan taşeron işçilerin eylemleriyle, bu köle düzenini her gün gözümüzün içine sokuyor çünkü. “Atatürkçülüğünün ve CHP’liliğinin asla ve asla sorgulanamayacağını” defalarca başımıza kakmış bir belediye başkanına ev sahipliği yapan sarayın önü, onun ‘sosyal demokratlığını/sosyal adaletini’ başına kakan kölelik düzeni isyancılarıyla dolu her dakika. Gözlerimizi kaçırsak da kimi zaman, görüyoruz… 
Gece olunca battaniyelerine sarınıp ertesi günü umutla/inatla bekleyen Batıgül ve ona destek verenlerin önünden/yanından hangi duygularla geçiyor acaba Ercan Tatı? CHP’liliği sorgulanamazsa, vicdanı ve adaleti de mi dokunulmaz Buca Belediye Başkanı’nın? “Seçilmiş olmak” dokunulmazlığa/teflon bir kalbe mi dönüşür iktidarla, erkle?…”
Gönül Hanım’ın da işyeri Alsancak’ta. Bindiği otobüs nereden geçiyor bilemem ama Konak’taki işçi sorununu hangi cümlelerle ele alacak merak ediyorum. Eğer konak’ta bu sorun yoksa onu bilemem. Ancak, açılış erteletecek boyuta gelen sorun hakkında Gönül Hanım’ın da gazetecilik adına oynatacağı bir kalem vardır diye düşünüyorum. Eğer yoksa ki, olmayabilir. O zaman Buca Belediye Başkanı’ndan özür dilemesi gerekiyor. 
Üstad yazarlar ve itibar kaybı başlığına geri dönmemiz gerekirse, usta gazetecilerin itibar kayıplarını önlemeleri, tüm ezilen işçilerin yanında olmalarını gerektiriyor. Yoksa durum Buca’da başka Konak’ta başka derlerse kimseyi inandıramazlar.

Önceki Yazı: "Namuslu Gazeteci Nedim Şener"



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe'nin ardından bir ayrılık iddiası daha

'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran Sibel Taşçıoğlu'nun diziden ayrılmasıyla büyük üzüntü yaşayan seyirciye bir şok haberi daha... 'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakter...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Dünyanın en sağlıklı besini seçildi!

Dünya Sağlık Örgütü dünyanın en sağlıklı besini diyerek duyurdu. 100 gramında yalnızca 21 kalori bulunan bu sebze tere. Pestisit gibi toksik maddelerin yaygın kullanımı, sağlığa zarar vermeyen meyve ve sebze bulmayı zorlaştırsa da lif açısından zengin besinlerin tüketimi hala önemini koruyor. Peki, doğru seçim nasıl yapılır?

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR