Başkanlar ve Sosyal yaşantıları

04 Kasım, 2009 Şu meşhur İzmir çukuru, özünde göründüğü gibi olmayan, vitrinlere maskeli tiplemelerle çıkan bir çok Başkan’ı barındırıyor bünyesinde. Şimdi yazacaklarım yine bazı Başkanları ve adamlarını rahatsız edecektir ama hiçte dert değil. Yaşadığınız çevrede “bir şeyler oluyorsa yazılmalıdır” tavrım, oldum olası ağır basmıştır. Meşhur deyimdir “Ne insanlar gördüm üstünde elbise yok, ne elbiseler gördüm içinde insan yok” diye. Mevlana’nın söylediği bu güzel söz, bizim buradaki bazı Başkanlarla da bire bir örtüşüyor desem yeridir. Kentimizde yaşayan Başkanların sosyal yaşamlarından bahsetmek artık farz oldu. Lâkin Halkımızın da bunları öğrenmeye hakkı var kanısındayım. Öyle ya görevimiz halkı bilgilendirmek değil midir? İşte size birkaç örnek; Mesela x Başkan’ın, işe aldığı elemanıyla “tamamen duygusal” ilişki yaşadığı yakın çevresi ve arkadaşları tarafından iyi bilinir. Ve bununla da yetinmeyen bu “aç gözlü” adam, bir başka personeliyle de ilişkiye girmeyi meziyet sayar! Sonrası mı? Doyumsuzdur, uçkurunu çözmüştür artık, yine yetinmez ve bu hikâye de böylece sürer gider… Diğer x bir Başkan ise çalmayı haktan sanır. Evinde eşinin hışmından korkar ama başkasının hakkına ve hukukuna ambargo koymayı da ihmal etmez. Soyduğu vatandaşın parasını ise oğlunun kumar borcuna yatırır ve hayıflanır. Oysa ki boşuna mı demişler “haydan gelen huya gider” diye… Başka x bir Başkan ise, tedavi gördüğü gerekçesiyle halkını yatağından yönetmeye çalışır. Yani halkının geleceği onun sağlıklı tedavi görmesine bağlı. Tıpkı eski çağlarda yaşanan “Kral hasta” masallarında olduğu gibi. Ancak iyi bilinir ki, o eski Krallar halkını düşünerek görevden el ayak çekmeyi de elbette bir erdem sayarlardı… Ve başka bir Başkan. Bu seferki ise, alkolizmin pençesine kaptırmıştır, ayarı kaçmış bedeninin. Rakı masalarında imzalıyor halkın “yol, su, temizlik” işleri gibi kararlarını. “Be adam madem böyle bir sorunun var, neden halkı yönetmeye talip olursun” diye kimsecikler çıkıp ta sormaz… Say say bitmez… Bir diğeri ise halkın belediyesine sülalesini doldurmuş durumda. Durum o kadar vahim boyutlara gelmiş ki, yönettiği belediyenin ismi de soy ismiyle birlikte anılır olmuş. K…. Belediyesi gibi… Sülale boyu Belediyecilik anlayışının tanımını da, bir bakıma bizlere öğretmiş oluyor, pek değerli Başkan… İhaleler ise gani gani… Aile geniş olunca, sermayenin de ölçüsü haliyle yüksek olmak zorunda! Ve şimdilik son örnek; Bu Başkan ise, aslan kral. Okumaz ama çok bilir. Espriden anlamaz ama anlamış gibi yaparak sırıtır. Tartışmaya cevap veremez ama okkalı küfür sallamayı nimetten sayar. Beceri denen testi, atıp tutmakla geçiştirir… Yukarıda yazdıklarım masal olarak algılanmasın. İzmir’deki Sosyal Demokrasinin son halini yazmaya çalıştım. Ajansımıza düşenler: 1- Mesleği gazeteci olan bir vatandaşımızın bugünlerde Bornova semalarında “kanat”lanmış duruma geçtiği konuşuluyor… 2- Bir vekilin başka bir vekille “AŞK” kaçamağının siyasi kulisleri aşarak, sokağın diline düştüğü ve bu vekillerin durumlarını, Genel Başkanlarının öğrenmesinin de an meselesi olduğu belirtiliyor… 3- Bir parti il sekreterinin gözünün, yıpranan İl başkanının koltuğunda olduğu ve bunun için her iki tarafa oynayarak fırsat kolladığı iddia ediliyor… *E-Posta : gazeteci@sinankara.com