Utanın...

Şu manzaraya bakın, aylardır bir avuç işçi hakkını aramak ve çoluk çocuğuna bir parça ekmek götürmek için eylem yapıyor, kendilerini şeklen “dürüst”, “büyük”, “devrimci”, “onurlu” gibi sıfatların içerisine yerleştiren Başkanlar da bu durumu sırıtarak izliyor.
Yuh olsun sizin (çakma) devrimciliğinize ve emek sömürünüze.
O işçilerin çocukları bir parça ekmek bekliyor. O işçilerin çocukları oyuncak istiyor, şeker istiyor, oynamak ve gülmek istiyor.
Hadi Başkanlığınızı geçtik. Ne biçim babasınız siz. Çocuğunuz sizden bir şeyler istediğinde hiç mi aklınıza bu gariplerin çocukları gelmez.
Hiç mi bu babaların, çocuklarına karşın içerisine düştükleri çaresizliği gelmez.
Ne biçim “insan”larsınız siz!
Utanın!
Bu adamları bu hale getirdiğiniz için utanın. Tabii utanma duygunuz varsa.
Hadi Hakan Tartan’ı geçtik. Ondan artık ne o işçilere ne de bu halka yarar gelmeyeceğini uygulamalarıyla görüyoruz.
Peki Büyük Başkan nerede?
Onlarca bankamatik danışmana ödenen paranın “küçücük” bir kısmı bile bu işçilerin alın teri için sarf edilse yine olay çözülecek.
Ya da,
Büyük Başkan olduğunu sanan Aziz Kocaoğlu, bünyesindeki her bir Belediyeye “birer işçi alacaksınız” dese yine bu iş olacak.
Ama nerede bu büyük başkan, nerede böylesine emekçi bir tavır!
Alayınıza yazıklar olsun!
İşten atılmaların çözümü aranacağına bunun altını boşaltmaya çalışıyorlar. Örgüt üyesi diyorlar, provakatör diyorlar. Onlarca çocuğun babası şimdi ölüm orucunda. Tek amaçları var, çıkarıldıkları işlerine geri dönmek. Evlerine bir parça da olsa ekmek götürebilmek.
Medya ise reklâm peşinde!
Tarafsız, objektif ve dürüst olarak okuyucularına kendilerini pazarlayan bazı gazeteciler ise maalesef erkin yanında yer alıp, çarkın içerisinde körleşmiş bir hale gelmiş durumda.
Kimi karısını, kimi kardeşini, kimisi de çocuğunu bu Belediyelere yerleştirerek “sus payı” konumuna girmiş ve iliştirilmiş gazeteciliğin hakkını fazlasıyla vermekte.
Şimdi buradan İzmir’in sözüm ona tarafsız ve cesur yazarları;
Şebnem Bursalı, Hamdi Türkmen, Deniz Sipahi, Çağlayan Bilgen, Serdar Kızık, Hasan Tahsin Kocabaş, Süleyman Gençel, Halit Tunç, Ümit Yaldız, Gönül Soyoğul, Erdal İzgi, Osman Gençer, Nevzat Dönmez’e soruyorum.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Önceki yazı: "İkinci Dalga Gelir Mi?"