İmece Mi, Yemece Mi?

Bazı Belediyelerden gelen haberlerin niteliğine, niceliğine bakıyoruz, kocaman bir sıfır.
Garip garip isimler türetilerek ilginç şenlikler, festivaller ortaya atılıyor, paralar gani gani adı etkinlik olan bu işlere akıtılıyor.
Güya halkın sosyal duyguları düşünülüyor ve bu etkinlikler öyle yapılıyor. Tıpkı Büyükşehir'in göz boyar nitelikteki işleri gibi.
Oysa,
Hasır altına baktığınızda “İmece, Yemece” işleriyle karşılaşma olasılığınız oldukça yüksek.
Çünkü en sorgusuz ve sorunsuz harcama cetvelleri “sosyal” denilen bu işler üzerinden yapılır.
Tabii bu sosyal işleri a sosyal olarak bilinenlerin de yapması ayrı bir tartışma.
Gelmek istediğim nokta şudur.
Tamam eyvallah çok aşırıya kaçmadan bunları yapmak normal olabilir, ancak sorumlu olduğunuz belde, ilçe veya kente hangi boyutlarda hizmetler kazandırdığınızın da hesabını yapmanız gerekir.
Mesela, bildiğimiz rutin hizmetlerin (Çiçek ekip sulamak, kaldırım yapmak, çukurları yamalamak, ışıklandırma, okul duvarlarını uç rakamlara boyatmak v.s) dışına çıkıp, yaşadığınız yere hizmet adına, gelecek adına bir eser kazandırıyor musunuz?
İşte bütün mesele de budur…
El’e Verir Talkımı, Kendi Yutar Salkımı
“Dürüst Başkan” açıklama yapmış İzmir’de Ötekileştirme yok diye.
Bu sözüne aynen katılıyorum.
İzmir’de halklar arasında ne ötekileştirme ne de her hangi bir dışlama söz konusudur.
Ki bunu yaşayarak herkes fazlasıyla görüyor. 
Ancak bu sözü söyleyeni, yani Aziz Kocaoğlu’nu bu kriterden ayırmak lâzım.
Çünkü, ötekileştirmenin en şahanesini kendisi yapıyor.
Çok basit bir örnek vereyim.
Mesela Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosundan tüm medya kuruluşlarına yapılan haber servisleri Ege’nin Sesi’ne yapılmaz.
Öyle ki gelen haberleri aynen kullanmamıza rağmen bu işlem yinede yapılmaz. Bir anlamda haber sansürü uygulanır.
Neden mi?
Çünkü Sayın Kocaoğlu’nun görmek ve duymak istemediği haberleri yaptığımız için.
Vakti zamanında Basın Müdürü Reşat Yörük’e “Bu gazeteyle bağlantı kesilsin. İzlemeye alınsın, düzelirse tekrar gözden geçirin” talimatını veren de Sayın Kocaoğlu’nun ta kendisidir.
Yani bizler, İzmir’de “ötekileştirme yok” diyen bu zatın SIĞ anlayışına göre maalesef ötekiyiz.
Hani bir söz vardır,
Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye?
Kusura bakmasın ama Kocaoğlu’nun düştüğü durum da aynen bu dur!..