Y-CHP'de Sansür Anlayışı

Yeni CHP formatıyla halkın önüne çıkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinde çelişkili süreçleri yaşamaya devam ediyoruz.

Bu çelişkilerle dolu yapının içerisine cemaatçi anlayışların dizayn edilmesinin ardından şimdi de sansürcü bir zihniyet yerleştirildi.

Ağzını açana, eleştiri yapana “disiplin sopası” gösteren bir anlayıştan söz ediyorum.

Sırasıyla; İzmir eski Kadın Kolları Başkanı Gülşen Koşanoğlu, CHP İzmir İl Gençlik kolları Başkanı Derya Kuşdemir, CHP Ödemiş İlçe Başkan Yardımcısı ve Ödemiş Belediyesi Meclis Üyesi Mustafa Ali Fırtına, CHP Ödemiş İlçe Başkanı Emin Öztürk, CHP Karabağlar İlçe Başkanı Birol Ağırbaş’ın ardından şimdi de gazetemiz yazarı Sedat Çuhadar’a “disiplin sopası” uygulaması devreye girdi.

Sedat Çuhadar’a açılan disiplin soruşturmasında; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine yapılan eleştiriler gerekçe gösteriliyor.

Çuhadar’ın dosyasını hazırlayan ve İl Başkanlığına gönderen ise CHP Güzelbahçe İlçe Başkanlığı olarak görülüyor.

Öncelikle buradan şu vurguyu yapmadan geçemeyeceğim.

Yıllardır savunduğum ve dikkate aldığım en önemli hususlardan birisi, bir gazeteci veya yazarın parti üyesi olmaması gerektiğidir.

Yani ya yazar ya da parti üyesi olursunuz. Aksi halde Sedat Çuhadar olayında yaşadığımız gibi, birileri sizin doğru ve yapmanız gereken eleştirilerinize sizin gibi bakmaz ve sopayı eline aldığı gibi kafanıza vurmaya çalışır.

Diğer yandan Sevgili Çuhadar’ın yazılarına baktığımızda birilerine ne küfür ne de hakaret bulunmaktadır.

Ömrünün yarısından fazlasını bu partiye emek tüketerek veren bir fikir işçisinin eleştirisini, birileri ciddiye alıp dersler çıkaracağına, sopayı eline alıp bu fikirleri üreteni kovalama çabasına girişmiş durumdadır.

Bu mantık iyi bir mantık değildir.

Konuşmayan, üretmeyen ve gelene gidene ağam paşam anlayışıyla hareket edenler, bu partiyi yıllarca ulaşılmaz kaf dağı formatına sokmuştur.

Bu formatın CHP’ye ters düştüğü, gelinen aşama itibariyle korku ve gözdağı anlayışının parti emekçileri üzerinde, demoklesin kılıcı yöntemiyle uygulamaya girmesiyle ortaya çıkmıştır.

Şu anki süreçten kendilerince kâr elde ettiklerini sananlar olacaktır, ancak bunu düşünenler, böylesi bir keşmekeşliğin zaman zarfında kendilerine geri döneceğini asla unutmamalıdır.

Çünkü bu tür yaklaşımların getirisi hep aynı parelerde karşılığını bulmuştur.

İzmir CHP’de daha dün parti içerisinde yer bulmadıklarından ve kendilerine sıfat verilmediğinden yakınanlar, bugün bu sıfatları ele geçirip kendilerine sergilenen anti demokratik tavırları başkalarına karşı yapmanın telaşına düşmüşlerdir.

Bu gidiş iyi bir gidiş değildir.

Yönetenler, CHP’ye değil Y-CHP, YY-CHP şablonu da giydirse yine de kâfi gelmeyecektir.

Bu partinin emekçilerini bir çırpıda harcama keyfiyeti son bulmadıkça CHP’de hem hizip hem de “ne oldum delisi” anlayışı çoğalmayı sürdürecektir.

Tabiatıyla herkes kendi içerisinde iktidar olma kavgasına düşerken, birileri de yaşam boyu İktidar yürüyüşünü sürdürmeye devam edecektir.

Anlayana…

Günay’ın Selçuk takıntısı

Eski solcu militan, yeni dini bütün Ertuğrul Günay şirin ilçemiz Selçuk’a fena halde takmış durumda.

Selçuk’ta tabiri caizse yaprak düşse Ertuğrul Günay’ın haberi oluyor ve hemen karşı atak gelişiyor.

Ne yapılsa YASAK mantığı.

Ancak bu mantık yerine göre devreye giriyor.

Diyelim ki, söz konusu herhangi bir işte AKP’nin menfaati söz konusuysa bütün kapılar ağzına kadar açılıyor.

CHP’nin ya da daha açık bir dille, Belediye’nin halk adına menfaati söz konusuysa devreye YASAK giriyor ve olan Selçuklulara oluyor.

Kısacası Selçuk’ta garip yöntemler devrede ve neler olup bittiğini tüm ayrıntılarıyla sizlerle paylaşacağız.

DİP NOT:

Güzelbahçe Belediyesinde basın Danışmanlığı görevine getirilen eski Milliyet Yazarı Çağlayan Bilgen’in ne kadar maaşla o göreve getirildiğini Belediye Başkanı Mustafa İnce’ye sormuştum.

Ancak henüz yanıt gelmedi.
Sayın İnce’den cevap beklediğimi bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Aksi halde ben açıklayacağım.

Çünkü kulağıma güzel şeyler gelmiyor.