Neden Korkuyor sunuz?

  İzmir Büyükşehir Belediyesinden, bağlı şirketlerinden ve bazı belediyelerden tarafımıza ilginç bilgiler geliyor.

  Kimler mi getiriyor?

  Kimler yok ki!

  Öncelikle şunu söyleyeyim, saray da ve her kurumunda bize bilgi ve belge uçuran birileri mutlaka var veya çıkıyor.

  Kim dir bunlar diyecek olursanız?

  İnanın hepsi gönüllü insanlar.

  Neden içerideki bilgiyi, belgeyi dışarıya sızdırıyorlar, bunu yaparak Kocaoğlu’na ihanet mi ediyorlar sorusu aklınızdan geçiyorsa, boşuna geçmesin.

  Çünkü bu bilgileri bizimle paylaşanların bir çoğu namuslu ve ahlaklı insanlar, çünkü şahit oldukları “pislikleri” görmezlikten gelmektense bunları paylaşmayı ve halkın görmesinin daha iyi olacağını düşünen insanlar.

  Dahada ötesi, başlarındaki yöneticilerinden umutlarını kestikleri için “dalaverelere” göz yummayan insanlar bunlar.

  Diğer bilgi kaynaklarımız ise, okuyucularımız.

  Yaptığımız haberler ve kaleme aldığımız köşe yazılarının yorum bölümleri bir anda dolup taşıyor. Tabir yerindeyse, bilgilendirmeyi biz yapıyoruz, İskemleyi de okuyucu çekiyor.

  Burada bir susamışlık, bir temiz medya istemine özlem duyulduğu gerçeği önümüze çıkıyor.

  Bu durumu ben, İzmir’de reklam korkusu yüzünden gerçekleri yazamayan iliştirilmiş medyanın varlığına bağlıyorum.

  Bu vesile ile “işini bilen” tayfanın çokluğuna da dikkattinizi çekmek istiyorum.

  Çünkü hangi medya organına bakarsanız bakın, ya eşi, ya çocuğu,  ya yeğeni, ya dayısı, veyahut kuzeni kapak atmıştır belediyelere.

  İşte bu kokuşmuşluğun meyvelerini topladığımız gerçeğiyle karşı karşıyayız.

  Ve inanın bu durumdan da çok mutluyuz.

  Eğer biz bahsettiğim ilişkiler ağına girmiş olsaydık, şimdi bu haber akışını, köşe yazılarını ve en önemlisi okuyucuların özgürce yorumlarını bu sayfalarda yayınlayamıyor, sizlerde okuyamıyor olacaktınız.

  Neyse…

  Benim gönüllü bilgi sağlayıcılarımdan yine önemli bilgiler geliyor ve birikiyor.

  Hiç merak etmeyin bunları tek tek buradan yazarak sizlerle paylaşacağım.

  Mesela bugün gelen taze bir bilgi,

  Saray’da, okkalı kurumlarında ve bazı metropol belediyelerde herkes “canhıraş” bizi takip ediyormuş, bazı başkan ve yöneticilerde ise “acaba bizi yazacaklar mı” korkusu olduğu bilgisini aldım.

  Mütevazi olmanın anlamı yok.

  Korkularınız varsa korkun. Emin olun ki biz sizi yazacağız. Siz kimler misiniz?

  Biz biliyoruz sizin KİM olduğunuzu!

  Diğer bir eleştiriyi de yeri gelmişken buradan yanıtlayayım.

  Bazı aklı eveller  diyor ki;

  Neden hep CHP ve neden AKP ile uğraşmıyorsunuz?

  Bir kez daha söylüyorum.

  İzmir’de AKP değil CHP iktidardır. Ve CHP’yi temsil eden bazıları; örgütünden, emekçisinden, halkından ziyade kendi ceplerine ve yanındaki birkaç kişinin  çıkarına çalışmaktadır.

  Bir ara yazmıştım;

  Vakti zamanında Alaattin Yüksel’in bana dönerek “Bu adam CHP düşmanıdır”, ben de kendisine “Ben CHP’yi değil içerisindeki çürükleri yazıyorum” demiştim.

  Alaattin bey cevap verememiş ve yanımdan uzaklaşmıştı.

 Aslında Sayın Yüksel'in Kocaoğlu ile olan Ticaret=Siyaset ilişkisini ortaya çıkarmaktı beni "CHP düşmanı" yapan. Bu ilişkinin ETİK olmadığını, Sosyal Demokrat kültüre uymadığını defalarca yazdım ama gereken adım atılmadı.

 Olsun, bu ilişki devam ettiği sürece biz de yazmaktan bıkmayacağız...

 Ne demek istediğimi anlıyor sunuz değil mi?

  AKP’ye gelince.

  İnanın hiç fark etmez.

  Olur da ileri de İzmir de AKP’nin de belediyeleri olursa, o zamanın da bu zamanki duruşumuzdan bir farkının olmadığını yine görür sünüz.

  Neden mi?

  Çünkü çıkar kaygılarımız yok ve gittiği yere kadar da gider. Çokta ötesi, siz sağ biz selamet durumu…

  AKP’li Bayındır Belediyesi ne durumda?

  Bayındır’da yaşayan vatandaşlarımıza bir çağrı. Belediye Başkanının çalışmalarını nasıl buluyor sunuz. Çalışıyor mu, çalışmıyor mu.

  Bir yerlerden pis kokular geliyor mu, Yolsuzluk iddiaları var mı?

  Bizi bilgilendirmenizi bekliyoruz.

  Ve Belediye Başkanı Mehmet Kertiş’e buradan bir soru yöneltmek istiyorum:

  İki buçuk yıllık görev süreniz boyunca Belediyenize kaç kez müfettiş geldi?

  Cevap bekliyorum.

  Çünkü yazacaklarım var…

  NOTLAR:

  NOT 1: Bir oğlum daha oldu ve adını da Çınar koydum. Umarım ömrü ve yaşam çizgisi Çınar ağacı gibi uzun, heybetli ve onurlu olur. Arayan dostlara yürek dolusu teşekkürler.

  NOT 2: Biliyorum, Eşrefpaşa Hastanesiyle ilgili yazacaklarımı bekliyor sunuz. Az daha sabır, bilgiler var, belgeler ise yolda.

  NOT 3: Güzelbahçe ile ilgili yazacaklarım var. Bizim Mustafa’nın halkına nasıl da adaletsiz davrandığını, zengine paşam, yoksulun başına nasıl çöktüğünü, yasaları nasıl da işine geldiği gibi kullandığını yazacağım. Haftaya…