Yukarı
1

Sinan Kara

Tercih Sizin…

26 Eylül, 2011

  Türkiye medyası uzunca bir süre Askeri Vesayetin esiri oldu. Aklımın aldığı yıllar olan 1980-2005’ler arasında  ülkemiz gazetecileri ve yazarları Genarellerin dediklerinden çıkmadığı gibi, gün geldi gazete manşetlerini ve köşe yazılarını bu Generallerin moral motivasyonları ekseninde kurgulayıp okuyucuya sundu.

  İşte bu uzunca dönem içerisinde bir “askeri medya” formatı ortaya çıktı ve kimilerimiz bu düzene uydu, kimilerimiz de baş kaldırarak bildiklerimizi yazmaya devam ettik.

  Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olduğu zamanlarda kaleme aldığım yazılardan dolayı 3 adet 301/2 lik dava ile yüzleşmiştim. Bu üç davanın da açılış nedenleri “Askeri Teşkilatı Aşağılamak” gibi garip başlıklar altında ele alınmıştı.

  Oysa o yazılarda aşağılamak değil eleştiri vardı.

  Hem de o günlerde AKP’nin de fazlaca mağdur olup, yakındığı eleştirilerdi bunlar.

  Bu eleştirilerde genel tema, Askerin siyasete müdahale etmemesi gerektiği yünündeydi. Ve İktidarda hangi parti olursa olsun sonuçta seçilmişler olarak görev yaptıklarını, bunun da demokrasinin gereği olduğunu hatırlatan yazılardı bunlar.

  Bir duruşmam sırasında yaşlı ve tecrübeli bir hâkim “Askeri Teşkilatı Aşağılamak”tan buradasın dediğinde;

  “Hayır ben bir yazarım. Bu yazımda eleştirel haklarımı kullandım. Bu davanın içerisine tümden Askeri Teşkilatı sokmak yanlış, neticede ben de bu ülkenin askeri oldum, yaptığım eleştiriler Komuta Kademesine yönelikti ve bizler bu ülkenin Başbakanını, Cumhurbaşkanını eleştiriyorsak, elbette Genarellerini de eleştirmeliyiz” dediğimde koca Hâkim tebessüm ederek beraatimi vermişti.

  Ve geldiğimiz dönem.

  Uzunca yıllar Askeri Vesayet altında yaşayan biz gazeteciler ve ülkemiz halkı şimdi bu süreci AKP sayesinde atlatmış gibi görünse de, ortaya çok daha tehlikeli bir oluşumun çıktığını fark ediyoruz.

  Bu oluşum da adı Sivil Vesayet dönemidir.

  Şöyle ki;

  Dün AKP’nin bizzat mağdur olduğu anti demokratik yöntemler şimdi aynı AKP tarafından bu ülkenin gazetecilerine ve sesli düşünenlerine  karşı uygulamaya sokulmuş durumdadır. Bunun en somut örnekleri Mustafa Balbay, Nedim Şener ve Ahmet Şık olayıdır.

  Evrensel Hukuk Kurallarına uygun olmayan, sanıktan delile gitme yöntemleri ile kuralların alt üst edeildiği bu tutuklamalar ve sonrasında yaşanan hapis süreçlerinin uzun tutulması, bir AKP sopası olarak kafalara dayatılmış ve yılgınlık yaratmıştır.

  Ve en tehlikeli olanı ise, Medyanın tümden sindirilmiş ve dezenformasyon haline gelmiş boyutudur.

  Bu nedenle, ortaya bir korku kültürü çıkmış ve meslektaşlarımızın büyük bölümü AKP kalkanına sığınır duruma gelmiştir.  Dikkat ederseniz, birkaç “sıyırmış yazar” dışında AKP siyasetini ciddi biçimde eleştiren ve olayları derinlemesine irdeleyen gazeteci-yazarlar gittikçe azalmış durumdadır.

  Ne acı ve büyük bir çelişkidir ki AKP “ezilmenin acısını çıkarmak için artık ezen olmak” gibi bir pozisyon üstlenmiştir.

  Buradan bu anlayışa naçizane bir öneri sunmakta fayda vardır. Ortaya koyduğunuz demokrasi anlayışı sizin gibi düşünenler içindir. Bu ülkenin diğer yarısı da sizin gibi düşünmeyenlerden oluşmaktadır. Gelişmiş demokrasilerde iktidarlar ülkenin bütün fertlerini kendilerine uydurmaya değil, o her bir fertin düşüncesine göre hareket etmekle görevlidir. Aksi halde “demokrasi” anlayışı iflâs eder. Ve ortaya da, tıpkı şu anki gibi sivil vesayetçi bir anlayış çıkar.

  Bu noktadan hareketle;

  Resmi veya resmi olmayan tarihi, hiç ama hiç kimse göz ardı etmemelidir. Bugün yaşattıklarınızı yarın sizlerin de yaşayacağı döngüsünün doğal bir durum olarak gerçekleşebileceğini asla unutmayınız.

  Lâkin, tarih sayfaları bu tür yaşanmışlıkların en büyük kanıtı olmuş ve olmaya da devam edecektir.

  Sözün özü:
   Biz gazetecilerin dönemsel ya da tümüyle yaşadıkları zorluklar elbette olacaktır. Zaten bunun için gazeteci olmuş durumdayız. Yok eğer nabza göre şerbet vermeyi tercih edeceksek, örnekleri mevcut olmak üzere birileri bizleri “Liboş”, “Satılık” “Tetikçi”, “Uşak”, “Fırıldak” "İktidar Borazanı" gibi sözlerle yad edecektir.

Buyurun, tercih sizindir?



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Jennifer Lopez İstanbul ve Antalya'da konser verecek!

Son yıllarda özel hayatıyla gündemden düşmeyen Jennifer Lopez Türkiye'de müzikseverlerle buluşacak. Dünyaca ünlü pop yıldızı Jennifer Lopez, yeni dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye geliy...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyardı: 50-60 yaş arasında daha sık görülüyor

Ani işitme kaybı, nedeni tam olarak belirlenemeyen ve üç günden daha kısa sürede gelişen, işitme testinde 30 desibel ve üzerinde (ardışık üç frekansta) kaybın tespit edildiği bir durumdur. Genellikle kulak çınlaması (tinnitus), uğultu gibi semptomlarla birlikte görülür. Nadiren baş dönmesi (vertigo) de eşlik edebilir. En sık 50-60 yaş aralığında görülmekte olup, erkek ve kadınlarda benzer sıklıkta rastlanmaktadır.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR