Yukarı
1

Sinan Kara

Şu Bizim 'Usta Gazeteciler'...

02 Kasım, 2011

   İzmirli gazeteciler Erol Yaraş, Hamdi Türkmen ve Erdal İzgi’nin dün Kanal 35 Tv’de hazırlayıp sunduğu Haftalık programının konuğu İzmir Valisi Cahit Kıraç’tı.

   Programı baştan sona izledim. Gâh güldüm, gâh hayıflandım ve tabiî ki üzüldüm.

   Neden mi?

   İzmir’de kendilerinin usta ve cesur gazeteciler olarak bilinmesi için yoğun bir çaba içerisinde olan Erol Yaraş, Erdal İzgi ve Hamdi Türkmen’in Vali Kıraç’ın karşısında sergiledikleri ezik, mağdur görüntü ve “çevir kazı yanmasın” yaklaşımları beni çıldırttı.

   “Usta Gazeteciler”in Vali Kıraç’a sordukları her sorunun başlangıcında;
   Efendim müsaade eder misiniz, Efendim yanlış anlamazsanız, Efendim affınıza sığınarak bir soru sorabilir miyim diye söze girişleri ve soracakları soruyu bile tamamlamayışları evlere şenlik bir durum ortaya çıkardı.

   Vali Kıraç’ta bu durumu lehine çevirmesini elbette iyi bildi, çekimserlik ve ayakları yere basmayan sorulara kısa cevaplar verdi, deyim yerindeyse “Usta Gazeteciler”i hallaç pamuğuna çevirdi.

   Nasıl çevirmesin ki.

   Siz şu saate kadar bulunduğunuz bu meslekte hala cesaret sınavını verememişseniz, birileri de kalkar sizi fena halde sirkeler.

   Mesela üşenmedim ses kaydının çözümünü yaptım ve o diyalog’dan birkaç bölümünü buradan vermek farz oldu:

   Hamdi Türkmen: Sayın Valim eğer istiyor sanız şöyle bir soruyla başlayabilir miyim.

   Vali Kıraç: Buyurun

   Hamdi Türkmen: Sayın Valim İzmir’de bir tespit yapmak gerekiyorsa, İzmir yaklaşık bir süredir, bu 2011 genel seçimlerinden sonra daha da hızlı bir şekilde, sanki kabuğunu kırıpta dışarıya çıkıp koşma eğiliminde olan çok değerli, mücevherat gibi bir şey. Şimdi siz daha önce de yani İzmir’de bir süredir buradasınız ve dört sene oldu. Eee bu dönemde ne oldu, yani İzmir nasıl büyük yatırımlara doğru kucak açmaya başladı. Yani zamanı mı geldi yoksa İzmir’in gerçekten ihtiyaçlarımı fark edildi. Size ben bağlıyorum  yani siz bu dört yıllık süreç içerisinde İzmir’in ihtiyaçlarını sürekli Ankara’ya taşıyarak, bıkmadan sürekli Ankara’ya taşıyarak ya bunların mutlaka yapılması gerektiğini, büyük bir mücadele verdiğinizi biliyorum. Ne değişti İzmir birden bu hale geldi. Kısaca bize özetleyebilir misiniz.

   Vali Kıraç : Yani İzmir bir Dünya şehri. İzmir’in insan kaynağı çok zengin, her alanda fikri projesi var. Bir kısım projeleri geçmişte de konuştuk ama icra boyutuna getirmemiştik. Tabii bu seçimden sonra iki icracı bakanlığın, Ulaştırma Bakanlığımızla, Kültür ve Turizm Bakanımızın İzmir Milletvekili olmaları ve İzmir boyutlu projeleri biraz daha merkezi hükümet boyutuyla bakmaları, buna pareler olarak yerel yönetimler de onlarla birlikte biraz daha hareket edeyim noktasına geldi.

   Erol Yaraş: Güzel çalışmalara tanıklık ediyoruz.

Programdan bir başka diyalog

   Hamdi Türkmen: Sayın Valim İzmir’de çok tartışılan bir konu da var. Eeeeeeeee Zaman zaman yerel yönetimlerin eeeeeee Belediye başkanı, Büyükşehir  Belediye Başkanlığı tarafından bu konuda çeşitli açıklamalar yapılıyor. Eeeeee Büyükşehir Belediyesinin aldığı kararlara karşı  Eeeee Büyükşehir Belediyesinin aldığı kararlara karşı vilayet olarak çok dava açıldığı konusunda, eeee işte İstanbul, Ankara’da veya Bursa’da, Konya’da, Adana’da bu kadar dava yok, ( Erol Yaraş’tan durumu kurtarma adına alaycı gülüşmeler devreye giriyor) neden İzmir’de bu çok açılıyor. Yani bunun nedenini ben biliyorum da ama bir sizin ağzınızdan ondan sonra bir dinlemek isterim çünkü biraz siyasi tarza çekilmeye çalışılıyor.

   Vali Kıraç : Son bir senedir hiç dava açmadım.

   Erol Yaraş, Hamdi Türkmen ve Erdal İzgi : Kahkaha atarak hep birlikte gülüşmeler…

   Hamdi Türkmen: Sayın Valim o kadar güzel söyledi ki; Dedi ki, son bir yılda açmadım dava.

    Vali Kıraç Erol Yaraş, Hamdi Türkmen ve Erdal İzgi: Yine hep birlikte kahkahalar…

Ve bir diyalog daha

   Erdal İzgi :  Son bir samimi soru sormak istiyorum.

   Hamdi Türkmen : Niye biz samimi değil miyiz, biz samimiyetsiz mi sorduk (Gülüşmeler)

   Erdal İzgi : Olsun daha böyle kendime göre soru sorayım. Eleştiriye açık mısınız Sayın Valim?

   Vali Kıraç : Aaaa kesin!

   Erdal İzgi: Eleştir yıkıcı değil yapıcı.

   Erol Yaraş : Sen galiba şimdi sorunun alt yapısını yapıyorsun önce (Gülüşmeler)

   Erdal İzgi : Şimdi ben kökenim gazetecilik.

   Erol Yaraş devreye giriyor : Eeeeeee?

   Erdal İzgi : Köşe yazarlığına bir şekilde oynayarak işte devam ediyoruz. Ve uzun yıllarda Belediye’de sayın Hamdi Türkmen’le birlikte muhabirlikte yaptık. Yani Allah rahmet eylesin, Necdet Calp döneminde spor muhabirliğinden buraya geldik. O tarihten bu tarihe kadar valileri gördüm. Ve genelde eski Valilerimiz, Halka daha fazla bir bütünleşmesi vardı. Mesela Salı günleri gerek Nevzat Ayaz gerek sayın Kutlu Aktaş halk günleri yaparlardı. Ama şimdi size bakıyorum, bir heyecan bir bütünleşme var mı diye, buraya gelmeden önce sizin yani İzmir Valiliğimizin resmi internet sitesine baktım, orda e hizmet var. E Randevu var.

   Vali Kıraç : Ha yokkk kağıt üzerindedir o.

   Erdal İzgi : Öyle midir.

   Vali Kıraç : Ben halk gününü bir güne indirmeyi kendime indiremem. Benim kapım gece gündüz 24 saat açıktır. İster gecenin 3’nde konutuma gelsinler veya sabahın 5’nde. Benimle görüşmek isteyen herkes görüşür.

   Erdal İzgi : O kadar kolay diyorsunuz.

   Vali Kıraç: Kesin. Gittim benimle görüşmedi diyen varsa getir konuşalım.

   Erdal İzgi: Güzel…

   Erol Yaraş: Cevapta net oldu…

   Hamdi Türkmen: Bir şey söyleyeyim. Bu konuda Belediye Başkanlarımızdan daha kolay mı ulaşılıyor size.

   Vali Kıraç : İstediğiniz zaman deneyin.


   Evet “Usta Gazeteciler”in Vali Kıraç ile yaptıkları program aynen böyle geçti ve sonlandı.

   İzlediğim görüntü ve yaklaşımları analiz ettiğimde.

   Mesela Erol Yaraş, Erdal İzgi ve Hamdi Türkmen’in Belediye Başkanlarına karşın cesur yaklaşımlarını Vali Kıraç sohbetinde maalesef göremedik.

   Ne gördük?

   Süt dökmüş kediye dönen üç gazeteci, korku, tedirginlik, ezilmişlik artık adına her ne derseniz

   Asıl yandığım, gerçekten de sorulması gereken o kadar ciddi ve cevaplanması zorunlu olan o kadar çok soru vardı ki.

    Hemen şuracıkta ilk aklıma gelen, Mesela;

   Örnek-1; AKP Hükümetinin İzmirli CHP’li Belediyelere yaptığı operasyonlar.

   Örnek-2; Uzun yıllar önce başlayan Uçan Yol Projesinin neden Ulaştırma Bakanlığı tarafından devreden çıkartılarak, henüz 1 aylık konak tünelleri projesinin devreye sokulduğu.

   Örnek-3; Cumhuriyet Bayramının iptaliyle ilgili neler düşündüğü.

   Örnek-4; Dokuz yıldır iktidarda olan AKP Hükümetinin neden şimdiye kadar İzmir’e yatırım yapmadığını.

   Örnek-5; Birçok kez KİK tarafından durdurulan Metro inşaatı.

   Örnek-6; Bayraklı’da gözetleme kulesi ve katledilen Ormanlık alan.

   Örnek-7; AKP Hükümeti temsilcilerine gösterilen yakınlığın neden CHP temsilcilerine de gösterilmediği.

   Ve son örnek; İzmir’de dört yıllık görev süresince tarafsız kaldığına inanıyor mu?

   Yani daha bir sürü soru vardı sorulacak.

   Ama malum bizim “Usta Gazeteciler”in ustalığı Vali karşısında çıraklığa dönüştüğünden dolayı, ne yazıktır ki her şey havada kaldı. Sen ben bizim oğlan muhabbeti oldu.

   Gerçekten üzüldüm ve yadırgadım.

   Çünkü gazetecilikte iki önemli nokta vardır;

   Yapacaksanız tam yapacaksınız, ya da yapamıyor sanız bu işi hemen bırakacaksınız…

   Bilmem anlatabildim mi…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe'nin ardından bir ayrılık iddiası daha

'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran Sibel Taşçıoğlu'nun diziden ayrılmasıyla büyük üzüntü yaşayan seyirciye bir şok haberi daha... 'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakter...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Dünyanın en sağlıklı besini seçildi!

Dünya Sağlık Örgütü dünyanın en sağlıklı besini diyerek duyurdu. 100 gramında yalnızca 21 kalori bulunan bu sebze tere. Pestisit gibi toksik maddelerin yaygın kullanımı, sağlığa zarar vermeyen meyve ve sebze bulmayı zorlaştırsa da lif açısından zengin besinlerin tüketimi hala önemini koruyor. Peki, doğru seçim nasıl yapılır?

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR