Birçok yerde İYİ Parti kazanamaz. Ama; CHP’ye kaybettirip, AKP’ye kazandırabilir…

   Eğer erken seçim olmazsa, şunun şurasında yerel seçimlere yaklaşık 1 yıl kaldı. Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ilk ve en etkili başlangıç sınavı yerelde verilecek.

   Her ne kadar Genel Seçimlerde anahtar rolünü Saadet Partisi üstlenecek denilse de, bence asıl anahtar görevini hem Genel hem de Yerel Seçimlerde İYİ Parti üstlenecektir..

   Parlamento seçimlerinde CHP ve İYİ Parti arasında açıktan olmasada örtülü bir ittifak kurulacağı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise bu örtülü halin açık desteğe döneceğine dair emareler de yok değil. Yaşayıp göreceğiz.

   Bence bu iki parti yerel seçimlerde de ittifak yolunu tercih etmeli. Örneğin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi yerlerde favori iki parti var. Birisi AKP diğeri de CHP. İzmir’de zaten AKP CHP’den seçim alamıyor. Binali Yıldırım’ı getirip aday yapmaları bile fayda etmedi. Ankara ve İstanbul’da ise CHP’nin bu kez AKP’den seçim alacağına dair ciddi anket verileri var.

   Ancak İttifak kurulamadığı takdirde, başta İzmir dahil olmak üzere bu üç büyük şehirde ve diğer illerde CHP’nin bir rakibi AKP, diğerinin de İYİ Parti olacaktır. Böyle bir durumda kazanan büyük olasılıkla AKP olabilir. İYİ Parti’nin ağırlıklı olarak CHP’den götüreceği oylar ancak AKP’ye yarar. Ortada böyle bir realite var ve bunun inkârı da mümkün değil.

   Peki, bu durumdan nasıl çıkılır?

   Öncelikle Ankara, İstanbul ve İzmir gibi üç büyük şehirde İYİ Parti CHP’ye destek vermeli. Ve İYİ Parti’nin seçim alma olasılığı yüksek olan yerlerde de CHP, İyi Parti’ye destek vermeli. Aksi halde risk oluşur. Bu riskin oluşacağı yerlerden birisi de şüphesiz İzmir olacaktır.

   Gördüğümüz kadarıyla İYİ Parti, İzmir’de asıl zararı CHP’ye verecek gibi. Aytun Çıray ve Serkan Uçma örneklerinde olduğu gibi, üst yönetimden tutun da alt kademeye kadar birçok umutsuz CHP’linin bu partiye yakınlık duyduğu aşikâr. Bu durum seçimi kazanmak için İYİ Parti’nin işine yaramaz ama CHP’ye kayıplar verdirebilir, AKP’ye de çok şey kazandırabilir.

   Bu arada İzmir demişken, CHP’nin elinde veya ağırlığının olduğu İlçelerde de aynı riskin söz konusu olduğunu da belirtmek gerekir. 2014 Yerel seçim sonuçları ve 2017 Referandum sonuçları ile birlikte bugünkü tablo karşılaştırıldığında bu risk açıkça görülebilir.

   Önümüzdeki süreç macera kaldırabilecek bir süreç değil. Bu iki partinin ortak dertleri eğer Ülkenin Bölünmez bütünlüğü ve akabinde hayatın her anlamında Hak, Hukuk ve Adalet ise; adına ister İlkeler, ister Demokrasi İttifakı denilsin mutlaka bir yol bulunmalı.

   Çok fazla bir şey değil, Referandumdaki “Çatı Ruhu” sağlanırsa başarı kaçınılmazdır. Aksi halde her iki taraf için hezimet söz konusu olabilir.

   Son olarak, CHP’nin bir diğer rakibi de şüphesizdir ki belirleyeceği adaylardır. Ceketimi koysam kazanır devri artık bitmiştir. Yerel seçimler diğer seçimlerin ateşleyici unsuru olacaktır. 2014’te yapılan hatalar kesinlikle tekerrür edilmemeli. Başarılı olamayacak adayları belirleyecek olanlar, bu kez telafisi olmayan bir sorumluluğun altına imza atacaklarını unutmamalı. Başta Kılıçdaroğlu, CHP MYK ve Parti Meclisi Üyeleri böyle bir sorumluluğun gereğini de şimdiden iyi bilmeli…