CHP’yi Düşünen Var mı?

Böyle soru mu olur? 
Bu İzmir’de CHP’yi en çok düşünen ve gözeten başta İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten. İkinciliği kim alır bilemem. Bu listeyi yaparsanız, Buca’daki bazı meclis üyeleri Erten’i takip eder.
Biz konumuza dönelim…
Genel seçim öncesi partileri CHP’yi tartıştırmak için her yolu deneyenler bu kez Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da arkasına dolanmayı becerdiler. Kılıçdaroğlu’nun Buca’daki soruşturma kararına nasıl imza attığını bilemem. Ama bana göre yanlış yaptığı kesin. Neden mi?
Birinci neden;  eğer Buca Belediyesi’nde işlenen bir suç varsa, (Yasalar anlamında) bu suçu belirleyecek olan ve cezasını verecek olan yargıdır. Ama CHP yargısı mahkemelerin ve AKP’nin de önüne geçip, Buca’da bir grup kişinin “ihtiraslı isteklerine” karşılık vermek üzere harekete geçmiştir. Bu yöntem AKP Hükümeti’nin bile iştahını kabartacak bir yöntemdir.
Çünkü bundan sonra hiçbir şekilde yargı süreci bitmemiş konular üzerinden bile spekülatif açıklamalar yapma şansını yakalayacaktır.
İkinci neden; Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu eline gelen mektup, bilgi vesaire her ne varsa bunları değerlendirmeye alır, istediğini Buca Belediye Başkanı’na sorabilirdi.
Eğer elindeki belgeler çok önemliyse Disiplin Kurulu’na sevk ederdi.
Oysa; Buca Belediye Başkanı açıklama yapıyor ve “Benden hangi konuyla ilgili belge istenilirse beş dakika sonra verebilirim” diyor.  Bunun yanı sıra yapılan ihalelerle ilgili herhangi bir soruşturma açılmış değil. Kendisiyle ilgili bir soruşturma da yok.
Buca’da bir başka nokta ise Başkan Ercan Tatı’nın partisi ve partililiğiyle ilgili bir sıkıntı yaşamaması. Bazı parti yöneticileri ile yaşanan sıkıntı partinin sade üyesi veya partinin genel durumuna ilişkin olumsuz bir davranışı yok. Tam tersine en üst düzeyde partililik yapmaya çalışıyor.
Bu ayrıntıyı yazarken, tek önemli noktanın ise CHP içerisinde Deniz Baykal ile yakın duruşu ve son kurultayda da yeni yönetime karşı bur duruş sergilemeden Deniz Baykal’a olan sevgi ve saygısını göstermesi. Bu durum Önder Sav ve Erten’i rahatsız etmiş olabilir. Ama Genel Başkan’ın bu noktada olmaması gerekir sanırım.
CHP’de vefasızlık yapanların bugünlerde prim yaptığı dönemi zaten görüyoruz. Ancak, siyasette vefa önemlidir. Ve siyaset uzun solukludur. CHP tarihinde cezalandırılmaya kalkılan birçok isim daha sonra çok daha önemli konumlara gelmiştir.
Bundan sonra ne olacak
Benim merak ettiğim, bundan sonraki süreç.
CHP Genel Merkezi’nin attığı adım sonrası yeni İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’nun da takınacağı tavır.  İzmir’deki sayısız belediye ile ilgili şikayetlerin yapıldığı il yönetimi ve onun başkanı nasıl bir tavır takınacak.
Belediye Başkan Yardımcısı görevine getirilecek CHP’li meclis üyesine asgari ücret verip kamuoyunda CHP’yi “alaya alınarak” tartışılmasını sağlayanları mı dinleyecek.
Sanıyorum onları dinleyecek. Çünkü, İl Başkanı da yeni “Bilim Kurulu”nu kurgularken, geçmişteki kararlarını unutmuş görünüyor.  Ve CHP’yi İzmir’de referandum ve genel seçim öncesi tartıştıracak kararlara imza atıyor.
Önce cezalandırıyor; sonda dün dürdür, bugün bugündür diyor. Üstelik, kendisini geçmişte öneren Deniz Baykal’a rağmen kurultay salonunda çizen ve çizdirenlere  parti kurallarını da hiçe sayarak servis yapıyor.  
Not: Deniz Baykal’ın bugün CHP Genel Başkanı olmaması veya Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olması  bu yazının ana konusu değildir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün CHP’nin başında bulunmasından kişisel olarak bir rahatsızlığım yoktur. Ancak, siyasette birilerini kullan-at mantığındaki bu yapıların yarın Sayın Kılıçdaroğlu için ne yapabileceklerini tahmin bile edemiyorum.