Emir Eri Rıfat...

Bazı önyargılı “angut”lar beni Baykalcı olarak lanse etmenin çabasında. Oysa bırakın Baykalcı olmayı ben hayatımda ne CHP’li oldum ne de bir başka partili. Ve olmayı da düşünmediğimi açıkça söylemek isterim.
Çünkü parti üyesi olan gazetecilerin “objektif” olamayacakları kanısındayım. Ayrıca muhalif olmayı benimseyen yapıda olduğumu da bilenler bilir. Bazı “Oynak gazeteciler” gibi güce tapınma taraftarı olmadığım gibi, gücün karşısında yer almaktan da keyif aldım.
Örneğin Deniz Baykal’ın Tahir Şahin’e takındığı tavrı en ciddi eleştirenlerden birisiydim. Bunu Baykal’da, Tahir Şahin de iyi bilir.
Ve birileri haksızlığa uğruyor, birileri de ayak oyunlarına taşeronluk yapıyorsa kimse kusura bakmasın yazmaktan da haz duyarım.
Neyse gelelim meseleye.
Yani Emir Eri Rıfat’a…
Önder Sav ve Ekibinin yaptığı atama sonucu göreve getirilen ve bu atamayla birlikte adı “Emir Eri”ne çıkan Rıfat Nalbantoğlu, aldığı bu “kutsal” görevi layıkıyla yerine getirmeye başlamış bulunmakta.
Bir anlamda, kendisine bu “antidemokratik” görevi bahşedenlere karşı “diyet” borcunu eksiksiz ödemenin gayretinde.
Nalbantoğlu son birkaç haftadır ŞEF’lerine BİAT etmeyenleri, asıp kesmenin derdine düştü.
Sırasıyla; Ödemiş Gençlik Kolları Başkanı Arif Çalışkan, İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı Derya Kuşdemir ve son olarakta İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Gülşen Koşanoğlu bu “dengesiz yapı”nın kurbanı oldu.
Öte yandan her üç Başkanın da açıklaması oldukça düşündürücü: Suçumuz Baykalcı olmak…
Sahiden de bu üç kişinin görevden alınış biçimi tamamen “duygusal” gerekçelere sıkıştırılmış durumda. Bu durum, BİAT etmemenin bir sonucu, diğer yönden ise “Dik” duruşun bedeli olarak karşımıza çıkıyor.
Doğrusunu söylemem gerekirse Nalbantoğlu’nun uyguladığı bu yöntem beni hiçte şaşırtmadı.
Çünkü Rıfat Nalbantoğlu’nun “demokrat” bir kişiliğe ve “ahde vefa” duygusuna sahip olduğuna hiçbir zaman  inanmadım.
“Sağ” olsun yanıltmadı…
Gelin biraz geçmişe gidelim…
Hatırlanacağı üzere, pek sayın Nalbantoğlu Baykal tarafından Parti Meclisi üyesi yapılmış, daha sonra da yine Baykal tarafından CHP İzmir İl Başkanlığı görevine getirilmişti.
Sonraki süreçte kendisini bir yerlere getiren adama tıpkı “Önder Dede”si gibi “ihanet” etmiş ve EKİP’in hizmetine amade olmuştu.
Geçtiğimiz İl Kongresinde de Baykal bu duruma “Rıfat’tan bana bahsetmeyin. Değil onu aday yapmak muhtar bile yapmam” diyerek yapılan ihanete haklı yere tepki koyuyordu.
Malumunuz, Nalbantoğlu İl Kongresinde aday yapılmadı ve Ekrem Bulgun İl Başkanı oldu. Sayın Nalbantoğlu o saat itibariyle “mazlum” rolüne soyundu ve demokrasiyi ağzından düşürmemeye başladı.
Oysa, bu duruma gelmesinin nedeni Baykal değildi, Rıfat Nalbantoğlu’nun ta kendisiydi.
Düşünsenize, siz birilerine güvenip yola çıkacaksınız, güvendiğiniz kişi sizi yarı yolda bırakacak, amiyane tabirle satacak.
Siz olsanız ne yapardınız?
Neyse…
Hikayenin sonrası malum, “ihanet sarmalı” işlemeye devam etti ve şimdi atanmış bir Başkan olarak CHP’nin değil, EKİP’in Er Rıfat’ı olarak görevini başarıyla sürdürmenin gururunu yaşıyor.
Güya Baykal’dan intikam almak için Baykalcıları asıp biçiyor ancak “ihanetin kaynağının” kendisi olduğunu da unutuyor.
Ben hatırlatmış olayım…
NOTLARIM
Not 1: Ege’nin Sesi düzgün ve tarafsız yayıncılık yapmak üzere yola çıktı. Şu an en çok izlenen haber portallarından birisi olduk. Amacımız, birilerinin yardımıyla değil, ilkeli habercilik ve köşe yazılarımızla sizlerin gözü, kulağı ve sesi olmaktır. Okurlarımıza teşekkür ediyoruz.
NOT 2: EKİP’in elinde “Kaynak” olarak sadece Karabağlar vardı. Çiğli ve Gaziemir’in de buna dahil olduğu bilgisini aldık. Bu ileride “malzeme” sıkıntısı çekmeyeceğimiz anlamına gelir.
NOT 3: İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne elinde dosyalarla giren ve sirkülasyon halinde olan, Kadir Yıldız isimli beyefendinin gerçekte ne iş yaptığını merak ettim. Kendisi lütfeder cevap verirse sevinirim.
NOT 4: Bazı Belediyeler Ramazan ayını fırsat bilerek “İftar Çadırı”ndan “pay” kapmanın derdinde. Kulağıma hiçte güzel şeyler gelmiyor. Yakında kokusu çıkar…