Adalet AKP’nin Maskarası Oldu...

   Türkiye’de gün geçmiyor ki insanlar ölmesin, haksızlıklar, hukuksuzluklar olmasın ve gün geçmiyor ki adalete her gün çok daha fazla ihtiyaç duyulmasın .

   AKP İktidarı aş, iş, huzur ve yolsuzluklar başta olmak üzere her anlamda Türkiye’nin posasını çıkarmış durumda. Özellikle güvenlik alanında ülke acı çekiyor, can veriyor.

   Asli görevi Halkın can güvenliğini korumak olanlar, halkın canını almayı görev ve meziyet sanıyor. Polis devletin değil AKP’nin Polisi gibi hareket ediyor. Yargı camiası ise iktidardan yana olmayanlara karşı yapılan hukuksuzluklara ortak oluyor, göz yumuyor.

   Şimdilerde “Paralel” ilan ettikleri polis ve yargı mensupları eliyle türlü haksızlıkları yaratanlar veya yaratılan haksızlıklara alkış tutanlar, bugün uzaklaştırdıkları ve “Terör Örgütü Üyesi” olarak ilan ettikleri güvenlik ve yargı mensuplarının yerini, topluma haksızlıkta ölçü tanımayan yeni üyelerle doldurmaya çalışıyorlar.

   Türkiye’de 1 Kasım sonrası en önemli sorun yaratılan haksızlıklara ses çıkarmayan yargı başta olmak üzere, özgürlüklere saldıran sistemin yeniden ele alınması gerçeğidir.

   Bugün, bir çırpıda insafsızca can alanları korumak üzere “Yayın yasağı” başta olmak üzere birçok kararı alanlar için ileride “Hukuk” mutlaka gerekli olacaktır.

   Dün Hırant  Dink’i göz göre göre öldürenlere destek verenlerin “Ağırlaştırılmış müebbet Hapis” cezasıyla yargılanacağını kimse düşünüyor muydu?

   Ellerinin altında “Katil” besleyen devletin tepe noktalarındaki bu kişiler o dönemde unutulmasın ki “Vatan kahramanı” olarak gazetelerde boy gösterirken, katiller de arkalarına konulan Türk Bayrağının önünde toplum gözünde aklanmaya çalışılmıştı.

   Türkiye 13 yılda yüzlerce aydınını, askerini, gazetecisini ve kanaat önderini Silivri zindanlarına tıkanların bugün sahneye koyduğu senaryoyu dikkatle irdelemelidir.

   Dün Bergama’da siyanürle altın madeni çalıştırmak isteyenlere karşı protesto edenleri “Vatan Haini” ilan edenler, bugün unutmasın ki, ellerinden sermayeleri, paraları, itibarları alınmaya çalışılıyor. Şimdi ise onlar yani Akın İpek’ler vatan haini saflarında gösteriliyor.

   Bugün de 18 yaşındaki Dilek Doğan’ı (Suçlu ise) alıp, yargılamak yerine öldürülmesine seyirci kalanların da elbette hak ettiği sonu görmek, bu toplumun yüreklerinde açılan yaraları kapatmayacak, daha fazla derinleştirecektir. Ama onların da işgal ettikleri koltukların gereğini yapmak yerine, iktidarın istediğini yapma suçunu işleyenler, toplum vicdanlarında şimdiden suçludur.

   Gezi eylemlerinde gencecik canlarımızın katledilmesini, türlü zırvalıklarla örtmeye çalışan, yaralı insanlarımıza yardım eden hekimlere camiye ayakkabı ile girdiği gerekçesiyle hapis cezası vermekten kaçınmayanlar ve onların çocukları, bir gün gelecek bugün aldıkları kararların altında kalacaktır.

   1 Kasım, ekmek, aş, işsizlik mücadelesi verenler için elbet önemlidir. Ama ön önemlisi ise hukuk alanında, özgürlükler alanındaki faşizmin yerle bir edilmesidir...