12 Yıl geçti tablo değişmedi…
27 Kasım, 20152000’li yılların başında karşı karşıya kaldığım davalar zinciri ve hapis cezaları ve cezaevleri sarmalında yanımda duran gazetecilerden birisi de Can Dündar’dı. Hem şahsı adına hem de başkan yardımcılığı yaptığı Çağdaş Gazeteciler Derneği adına aleyhimde açılan haksız davalarda hep yanımda durdu. 25.10.2003 tarihinde Urla cezaevine girmeden iki gün önce Milliyetteki yazısında “Bu köşe artık benim olduğu kadar Sinan Kara’nın da köşesidir” demişti.
Can hangi açıdan eleştirilirse eleştirilsin bu ülkenin tartışmasız yurtsever bir gazetecisidir. Can Dündar’ı yıllar önce mesleğe ve meslektaşlarına karşı duyarlılığını bizzat kendimde yaşadım. Datça’da bir kasaba gazetecisi gözüyle bakılan bir insana Can Dündar ile birlikte sayısız duyarlı meslektaşım, aydın, avukat, yazar ve birçok insan sahip çıkmıştı.
Aradan 12 yıl geçti. Yaşadıklarımın çok daha ağırını maalesef şuan kendisi yaşıyor. Ve Şimdi gün Türkiye’nin önündeki yıllara damga vuracak önemli bir olayını gazetesine taşıyan Can Dündar’a sahip çıkma günüdür.
Duruşmasında Can Dündar’ı meslektaşları kadar toplumsal sorumlulukları nedeniyle başta gazeteci kökenli Milletvekilimiz Barış Yarkadaş olmak üzere pek çok önemli isim yalnız bırakmadı.
Ancak merakım bazı isimlerin neden orada olmadıklarıdır. Bunlardan ilk isim elbette ki Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan. Bu iki gazeteci yıllarca haksız biçimde tutuklu kaldılar ve bunun ne demek olduğunu kötü bir deneyle öğrenmiş oldular. Hem Balbay’ın hem Özkan’ın mazeretlerini bilmiyorum ama her ne olursa olsun gazeteci-milletvekili olarak o Adliyede bulunmaları gerekiyordu.
O Adliyede bulunması gereken bir başka isimse kendi deyimiyle gazetecilik örgütlerinin en tepesinde bulunmuş Milletvekili Atilla Sertel idi. Sertel yıllarca Balbay’ın özgürlüğüne kavuşması mücadelesine destek verdi. Neden o Adliyede değildi?
Yoksa Milletvekili seçildi işi mi bitti?
Türkiye, bundan sonra Can Dündar’ın ve çalışma arkadaşı gazeteci Erdem Gül’ün özgürlük mücadelesi için her cephede mücadele vermesi gerekiyor. Bunun da nedeni toplumsal özgürlüklerin yok edilmemesi kavgasıdır. Bu sorun Can Dündar’ın sorunu değildir. Can tıpkı Gezi eylemlerinde yaralıları tedavi eden hekimlerimiz gibi gazetecilik yemininin gereğini yapmıştır.
Ben naçizane olarak her zaman yanında olacağım. Tıpkı onun bana ayırdığı gibi bu köşe de Can’a aittir. Biliyorum ve inanıyorum ki birçok meslektaşının köşesi de bundan sonra Can Dündar’ın özgürlük mücadelesine katkı koyacaktır.
Türk Basınının duayeni Sedat Simavi’nin “Gerekirse kalemini kır ama sakın satma!” sözü bugünlerde çok daha anlamlı bir hale geldi. Günümüzde satılık kalemlerin havada uçuştuğu bir ortamda Can Dündar gözünü kırpmadan kalemini kırdı ama ilkelerinden ödün vermedi. Bizim için de aynı anlayış geçerli. Yılmak yok!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Cemil Tugay’ın formülü doğru
- Bu davranış ayakta alkışlanır
- Cemil Tugay başarılı mı, başarısız mı?
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe'nin ardından bir ayrılık iddiası daha
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran Sibel Taşçıoğlu'nun diziden ayrılmasıyla büyük üzüntü yaşayan seyirciye bir şok haberi daha... 'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakter...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Dünyanın en sağlıklı besini seçildi!
Dünya Sağlık Örgütü dünyanın en sağlıklı besini diyerek duyurdu. 100 gramında yalnızca 21 kalori bulunan bu sebze tere. Pestisit gibi toksik maddelerin yaygın kullanımı, sağlığa zarar vermeyen meyve ve sebze bulmayı zorlaştırsa da lif açısından zengin besinlerin tüketimi hala önemini koruyor. Peki, doğru seçim nasıl yapılır?
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.