Filler Tepişirken, Çimler Ezilir...

Sevgili Süleyman Gençel bir yazdı, pir yazdı. Büyükşehir’in Genel Sekreteri Ersu Hızır’dan “yemek” daveti alan ve süreç içerisinde bu yemeğe icabet eden Gençel’in buluşmayı yazması Ersu Hızır’ın pimini çekti.  Ersu Hızır’ın ardından dün de Muharrem Derbentoğulları görevden alındı.
Yani Aziz Başkan Ersu Hızır ile de yetinmedi, Hızır’ın ekibini de tasfiye etmeye karar vermiş oldu.
Şu an İzmir’de bu operasyon tartışılıyor. Kent Medyasının “düzgün ve cesur kalemleri” olarak kendilerini tanımlayan, başta Hamdi Türkmen, Çağlayan Bilgen, Deniz Sipahi, Şebnem Bursalı gibi gazeteciler sus-pus izleyici locasında yerlerini almış durumda.
Bir iki gazete bu operasyonun özetini vermekle yetindi, ancak kimse Ersu Hızır’ın söylediklerinin önemini dikkate almadı, ya da korktu olaya girmek istemedi. Kocaoğlu’na meydan okumak kolay değil elbette, bazıları “reklam” kaygısı taşırken, bazı gazetecilerin de Belediye birimlerinde çalışan “eş-dost-akraba” ilişkileri de bu konuya uzak durmalarının başlıca sebebi olabilir.
Çünkü  “Belediye’de Yolsuzluk var” sözlerini sarf eden  bakkal hasan değil, Belediyenin ikinci adamı Ersu Hızır’dır.
Ve ekliyor  Ersu Hızır, ''Belediyede her şey karman çorman. Son müfettiş soruşturmalarının birinde bir belge eksik Her tarafa bakıldı. Ama belge bulunamıyor. Neyse ki, altına imza attığım bütün belgelerin fotokopisini alıyorum. Eğer bu belge bende çıkmasa, belediyenin en üst düzeyi toptan çok büyük yasal sorun yaşardı. ''
Bu açıklama 4 Milyonluk bir kentin yönetim merkezi olan bir kurum için ibret vericidir.
Ben burada “Balık baştan kokar” deyimini hatırlatmak istiyorum. Çünkü tüm bu olan bitenin gerçek sorumlusu ‘baş’tır, yani Aziz Kocaoğlu’dur.
Bence Ersu Hızır’dan ziyade, asıl irdelenmesi gereken Aziz Kocaoğlu’nun tavrıdır. Kocaoğlu’nun yapması gereken en önemli icraat Genel Sekreteri ile etrafında kaldıysa tabi ciddi(!) bürokratlarını toplayıp bir değerlendirme yapmak ve kanayan “asıl” yaraya pansuman yapmaya çalışmaktı.
Ancak o bunu yapmadı.
Her zamanki gibi fevri davranarak “Asarım, keserim” yaklaşımı sergiledi.
Lâkin burada asıl gözden kaçırılmaması gereken ayrıntılar vardı. Hızır’ın “Yolsuzluk var” iddiaları yabana atılır cinsten iddialar değildi.
Hızır her ne kadar “Günah keçisi” ilan edilse de, Kocaoğlu’nun bu iddialar ve görevden alma konusunda kamuoyunu rahatlatmak için, geniş bir basın açıklaması yapmasına acilen ihtiyaç olduğu da ayrı bir gerçektir.
Çünkü Sokaktaki yurttaş, Kocaoğlu’nu “Burnunun dibindeki Fethullahçı yapılanmaya izin veriyor, yanındaki solcuları yok ediyor” diye suçluyor.
Çünkü sokaktaki yurttaş, Kocaoğlu’na “Şaibeye bulaşmış Bilgin Erünal’ı Başkan neden koruyor. Başkan arkadaşı diye neden gerçekleri görmek istemiyor. Başkan ben “dürüst”üm diyor, ama çevresinden bihaber?” soruları yöneltiyor.
Sözün Özü: Bu olayda filler tepişmiş, çimler ezilmiştir. Aziz Kocaoğlu’nun bu olayı ciddiye alma sorumluluğu vardır. Bu iş “görevden alma” ile kotarılmamalı, yolsuzluk iddialarına gerçekçi cevaplar verilmelidir. Aksi halde “Dürüst Başkan” imajı yerle bir olacaktır. Benden söylemesi…
NOT 1: İzmir Büyükşehir Belediyesinde, solcu ve çağdaş Başkan olarak bilinen Aziz Kocaoğlu’nun hemen dibindeki  “Fethullahçı yapılanma”nın ayrıntılarını önümüzdeki hafta kaleme alacağım. Bekleyin…
NOT 2: Bizim kanatçı kendisini yetiştiren ve üzerinde emeği olan gazeteci ağabeyine dil uzatıyor. Kedi ulaşamayacağı ciğere mundar der misali. Kendisi Önder Sav yalakalığından dolayı çevrede olup bitenin yakınından dahi geçmek istemiyor. Çünkü bu hadiseler derin ve reklam ile rant kaybı söz konusu olduğundan, şimdilik çamur atmakla mastürbasyon yapma gereği duyuyor.
NOT 3: Konak Belediyesini ve Sayın Bakan-Başkan Hakan Tartan’ı yazmıştım. Konak hakkında ciddi iddialar var somutlaştıkça kaleme alıp, sizlerle paylaşacağım.
NOT 4: Posta adresime gelen bir iletiyi aynen sizlerle paylaşıyorum:
İzmir büyükşehir belediyesi memurları gene 6 yıldan beri olmak üzere sonu hüsranla biten bir sözleşme fiyaskosu ile sonuuçlanan bir komedi yaşadı. Bütün memurlar malesef bu bayramı da parasız geçirecekler ve çocuklarına harçlık veremiyecekler. Hatta çocuklarının topladığı paralarla tencerede yemek yapacaklar. Büyükşehir belediyesi işcisine 1500 TL gibi bayram parası vererek paraya boğarken memuruna geldimi 100 tl gibi bir para vererek hatta bu parayı ayın 15 inde verecektir. Hatta bu paranın verileceğide meçhul çünkü kesin bir şey yok. Büyükşehirde 20 bin işci var ve bu işcilere ayda 100 trilyon maaş ödemesi ve bayramlarda 30 trilyon bayram harçlığı veriliyor. Ama memuruna ayda 3 trilyon gibi bir para çok gözüküyor.Başkan Kocaoğlu birde bütün personeli çok sevdiğini söyleyerek yalan söylemektedir. Bütün memurlar bu bayramı da parasız geçirten belediye yönetimi işcisine geldimi malesef izmirlinin parasını peşkeş çekmektedir. Çünkü para olupta birisine para veripte birisine vermezsen buna peşkeş denir malesef.Tüm ilçe Belediyeleri sözleşme parası olarak çok iyide olmasa güzel bir para verirken, büyükşehir gibi para kazanan bir belediye memuruna 100 tl gibi gülünç bir rakam vermesi düşündürücü.Şimdi bütün memurlar bayramda aç parasız ve Kocaoğlu'na kırgın ve kızgın. Eğer para yoksa hiçbir çalışana vermeyeceksin ama varsa bütün çalışanlarına aynı oranda para vereceksin. Farklı davranıyorsan sen peşkeş çekiyorsun derler.Saygılarımla (M.D)
NOT 5: Herkese iyi bayramlar diliyorum...