Her İki Darbeye de Hayır…

   1980 yılında bir sabah uyandığımda evimizin bahçesinden sokağa çıkmak isterken bahçe kapısının önünde Askerlerle karşılaşmış “Gir içeri. Darbe oldu” diye bir uyarı almıştım. Henüz 12 yaşındaydım Babama koşmuş ve “Darbe nedir?” diye sormuştum.

   Daha sonraki süreçlerde insanların kamyonlar ve Leyland marka otobüslerle stadyum ve kapalı spor salonlarına nasıl taşındıklarına tanık olmuştum. Ardından asılan insanların haberleri gelmeye başlamıştı. Sonrası malum. Onlarca insan asıldı ve her açıdan ülkenin sosyal benliği dumura uğradı. O gün bugünleri getirdi..

   14 yıldan bu yana iktidar olan AKP Hükümeti, Samimi biçimde 12 Eylül cuntacılarının yargılanmasını sağlamış olsa, demokrasiyi her anlamda yerleştirme çabası verse ve pek tabiî ki çıkar uğruna Cemaat ile kol kola girmemiş olsaydı, belki de bugün bu darbe ile karşılaşmamış olacaktı. Haliyle hem AKP hem de Cemaatin yüzünden, ülke insanı bunun ceremesini de çekmemiş olacaktı. Yani bu işlerde Cemaat ne kadar suçluysa, AKP Hükümeti de bir o kadar suçludur.

   Darbe, Karşı Darbeye Dönüştü!

   15 Temmuz gecesi yaşanan, TSK içerisindeki Fethullah Gülen destekli Askeri Darbe tam anlamıyla bir faciayı andırıyordu. Sivillerin üzerine Tanklar, Uçaklar ve Helikopterlerden ateş açılması sonucu çok sayıda insan hayatını kaybetti. Hangi açıdan olursa olsun böyle bir girişimin savunulacak hiçbir yanı yok. Çünkü hem demokrasiye hem de halkın iradesine karşı yapılan bir girişimdi. Her türlü hukuksuzluğu içerisinde barındıran bir adımdı.

   Ancak böyle bir darbeyi savuştururken, bunu karşı bir darbe ile yapmanın da bir o kadar hukuksuz ve yanlış olduğunu da buradan vurgulamak gerekir.

   AKP Hükümeti her ne kadar “Hukuk İçerisinde kalıp bu temizliği yapacağız” dese de, özellikle yandaş medya ile birlikte sosyal medya da yayınlanan ve işkenceyi andıran görüntüler, bu soruşturmanın insan haklarına ve hukuka uygun olmadığını gösteriyor. Ne acıdır ki, insanlara yapılan şiddet propagandaya dönüştürüldü.

   AKP artık “Bu tür girişimlerin panzehirinin Demokrasi ve Hukuk Kuralları” olduğunu öğrenmeli. Aksi halde birinden kurtulayım derken bir diğerine yakalanmak içten bile değil.

   Ben yaşamım boyunca Askeri Darbelerin hep karşısında oldum ama bu durum, bazı korkak ve yalakaların yaptığı gibi sivil baskıcı rejimlerin yanında olduğum anlamına da gelmez. Her türlü antidemokratik anlayışın karşısındayım. Böyle olmaya da devam..

   Umuyorum bu yaşadıklarımız, hem darbe heveslilerine hem de demokrasiyi trene benzeten anlayışa bir ders olur. Çünkü bu ülkenin artık kaybetmeye değil, kazanmaya ve yeni umutlara ihtiyacı var…