Alaattin Yüksel neden istifa etti?

   CHP İzmir’de sürpriz bir istifa gerçekleşti. İl Başkanı Alaattin Yüksel “Fikir Ayrılıkları”nın olduğunu gerekçe göstererek koltuğunu bıraktığını açıkladı. Beklenmeyen bu istifanın gerçek nedeni nedir diye irdelediğimizde, parti içerisinde Yüksel'in artık ciddiye alınmadığı ortaya çıkıyor.

   Öte yandan yapılan açıklamalara göre Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un önceki gün Çanakkale’de yapılan bir etkinlik için İzmir’den bazı Belediyelerden araç istediği, bunun için İl Başkanı değil Belediye Başkanlarının arandığı belirtildi. Bu harekete Alaattin Yüksel’in içerlendiği kaydedildi.

   Bir diğer açıklama ise Seferihisar’da yapılan Parti Çalıştayında oluşacak Bilim Kurulu için Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bu organizasyonu yaparken İl Başkanından bağımsız hareket ettiği ve Yüksel'in bu duruma bozulduğu yönünde.

   Bu açıklamayı Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e sordum kesin bir dille reddediyor. Soyer, çalışmalarla ilgili geçtiğimiz Cuma günü İl Başkanını arayıp bilgilendirdiğini ifade ederek, bir kopukluk yaşanmadığını söylüyor.

   Bu istifanın ardından parti içerisinde farklı iddialar da yok değil. Bunlardan birisi, Alaattin Yüksel’in Genel Başkana karşı bayrak açtığı, bunun için Muharrem İnce ile birlikte hareket ettiği, parti içi yarıştan galip çıkıldığı takdirde şimdiden MYK, PM ve diğer adaylıklar için kontenjan pazarlığı yapıldığı yönünde. Yani Yüksel'in "Şaibeli istifası"nda öne sürülen “Fikir Ayrılıkları” gerekçesi, işin bahanesi olarak bir algıya yol açmış durumda. Bir başka iddia ise Yüksel'in istifa kararının arkasında, Genel Merkeze karşı elini güçlendirmek için "Siyasi Şantaj" yaptığı.

   20 Aralık 2015'te CHP il Başkanı seçilen Yüksel’in o günden bugüne çalışmalarına baktığımızda, örgütle sıcak bir iletişim kuramadığı, tabanla değil makam sahibi olanlarla diyalog içerisinde olduğuna dair şikayetlerin de sıkça dile getirildiğini de ayrıca söylemek gerekir.

   CHP’nin İzmir’de yaptığı çeşitli etkinliklerde örgütten yeterli şekilde destek görmemesi, Yüksel’in parti içerisinde yarattığı bu kutuplaşmaya bağlanıyor.

   Bir diğer yandan Alaattin Yüksel’in yönetim ile birlikte istifa etmemesi de kafa karışıklığına neden olmuş durumda. Bu hamlenin Yüksel’in yine örgütü elinde tutmaya çalıştığı, ileride yapılacak parti içi mücadele de partiyi kendi siyasi çıkarları için kullanacağı konuşuluyor. İstifanın ardından alelacele İl Başkanlığı koltuğına oturan Asuman Ali Güven’i ise Yüksel’in işaret ettiği iddiaları var. Bazı açıklamalarında "Ben siyasete müdahil olmam" diyen Kocaoğlu'nun da Yüksel'i geri getirmek için bu seçimi veto etttiği belirtiliyor.

   İzmir’de her ne kadar oyun içerisinde oyun oynansa da, Yüksel ve Kocaoğlu ekibinin geçmiş hatalarından dolayı yeniden dirilme çabası içerisinde oldukları aşikar.

   İddialar doğrultusunda yapılan böyle bir siyasi hamlenin olumlu bir sonuç vermeyeceği düşüncesindeyim. Çünkü bunun en büyük izdüşümünü İl Kongresinde yaşamıştık. Büyükşehir’in devreye girmesi sonucu verilen iş vaatleriyle zar zor o kongre kazanılmıştı.

   Bana göre Kocaoğlu-Yüksel ortaklığının çöküşü 2014 yerel seçimlerinde kaybedilen 8 ilçe ile başladı ve İl kongresi ile zirveye çıktı. O nedenle bundan sonra yapılacak hamlelerin boşa çıkması hiçte sürpriz olmayacaktır. Tabii ki başta Kılıçdaroğlu olmak üzere Genel Merkez kurmaylarının bu hamleler karşısında Şantaja boyun eğmemesi gerekir.

   Şu iyi bilinmelidir ki, tıpkı İl Başkanlığında olduğu gibi bu saatten sonra elde edilecek her makam, zaten "Siyasi Mevta" olan Yüksel'i "Topal Ördek" konumuna sokar. Hem Genel Merkez düzeyinde hem de parti tabanında sevgi ve saygıyı kaybeden Kocaoğlu-Yüksel ikilisinden, Örgütün kurtulma isteği artık bu saatten sonra görmezden gelinemez. Aksi halde İzmir'de CHP diye bir parti kalmaz. Benden söylemesi...