Kemik Kapma Sanatı...
17 Ekim, 2010
Şimdi diyeceksiniz ki bu işin sanatla ne alakası var?
Var…
Her ne kadar resmi tescili olmasa da bu işin de artık bir sanat haline getirildiği kanaati uyandı bende.
Kemik kapmanın ne denli yaygın hale geldiğini de son olayla birlikte biraz daha anlamış olduk.
Bu bir kemik kapma sanatıdır.
Sanat altın bileziktir yakıştırmasını ayrı tutarak, kemik kapmayı bir “hırlama” ile elde etmek, takdir edersiniz ki farklı bir sanattır…
Konuya girelim.
Satılmış adam bundan 8 yıl öncesine ait bir mahkeme kararımı alıp yeniymiş gibi piyasa yapmaya çalıştı. Amaç hem ağa babalarının çıkarlarını korumak hem de bunların eteklerini öperek, “şimdilik”, sadık bir kalem sallayıcısı olduğunu göstermek.
Akabinde “biraz” da para koparmak.
Başarılı da oldu.
Nasıl oldu?
Kemik dağıtıcısından 10 bin adet baskı parasını bir güzel sövüşledi.
Afiyet olsun.
Hatta yarasın. Çünkü bir üç kağıtçının parasını ancak bir başka üç kağıtçının çarpma ihtimali yüksektir.
Peki kimdir bu kemik verenler?
Bilirsiniz uzun zamandır türlü pisliklerini yazdığımız, “particilik” eksenleri arsızlığa doğru kaymış, vurguncu takımından olan kişiliksizleri konu ediyoruz. Yazar-Okur dayanışması sonucunda her şeylerini yazdık bu mezar soyguncularının.
Elbette, doğal olarak intikam peşine de düştüler.
Ne yaptılar?
Sinan Kara için birer “madalya” olan 8 yıl önceki, “bilinen” o belgelerinden birisini yayınladılar.
Bilinen belgeler dedim. Lâkin bu belgeleri, o zamanlar piyasaya süren yine bizdik.
Neden mi?
Çünkü bir bütün olarak yağmur gibi açılan 53 davadan sadece bir tanesiydi bu dava.
Ne yaptı bu alçak?
Yeniymiş ve hiç kimse bilmiyormuş gibi “satmaya” çalıştı. Ve sattı da.
Kime?
Ankara’da “..... öptüğü” sahibine.
Sonuç?
Sevgili Hrant Dink’in ve aynı zamanda benim de Avukatım olan Erdal Doğan ile konuştum.
Ne dedi biliyor musunuz?
Orada bir hukuk cinayeti işlenmişti. Şu anda yapılmaya çalışılan ise “namussuzluğu namussuzlukla” sürdürmektir!
Şu bizim “kanatçı”
İki kelam da bu işten beslenmeye çalışan “kanatçı” arkadaşa gitsin.
Sen bu davaların özünü o süreçte bilen adamsın be “kanatçı” kardeş.
Hani bazen ombudsmanlık ayaklarına yatardın ve anlattığın kadarıyla da, doğru teşhisler koymakta üzerine yoktu!
Ne oldu?
Maden bulduğunu mu zannettin fason gazeteci!
Ah vicdansız “kanatçı” ah…
Hırsız diye fişlemeye çalıştığın adamla sonradan nasıl ortak olduğunu yazmayacağım senin ama şunu da iyi bil ki;
Belge pazarlayıcısı ile aynı familyadan olduğunuz, aynı pisliğe hizmet ettiğiniz o kadar aşikar ki…
O nedenle kaşınma “kanatçı” kardeş.
İşine gücüne bak, sen “metro” reklamını kovala ve benimle boş yere de uğraşma.
Ne mi olur?
Arkanda bıraktığın “pislikler” gelir seni bulur.
Bilmem anlatabildim mi?
NOTLARIM
NOT 1: Eşini, kızını, oğlunu, akrabasını, yeğenini vs, Belediyelere yerleştiren gazetecilerin listesini tamamlamaya çalışıyorum. Sevgili Kerim Taştan’a “önemle” duyurulur.
NOT 2: Konak’ın Gülen Yüzü olarak propagandasını yapan Hakan Tartan’ın başkalarının yüzünü güldürdüğünü tespit ettim. İnanmayan çöp kamyonlarının plakalarına baksın?
NOT 3: İZSU’yu bilen bir okurumuz altına imzasını da mertçe attığı bir mektubu bize gönderdi. Mektubun kahramanı ise Fatma Ozan isimli bir İZSU çalışanı. Neler var neler. İçindekiler, Büyükşehir Belediyesi ve CHP’nin neden bu denli kan kaybettiğinin kanıtı gibi. Mektup uzun olduğu için önümüzdeki yazımda bilgilerinize sunacağım…
NOT 4: Bir Belediye Başkanı Makam odasına gömme bir dinlenme odası yapmış. Odanın içinde double yatak ve ütü masasından tutun da yok yokmuş. Haa arada bir Viski partileri de düzenleniyormuş bu “oval ofis”te…
NOT 5: Belediyelerden “nasip”lenen bazı Müteahhit arkadaşlar bize kızıyormuş. Güya yaptığımız haberlerle onların da işlerine “taş” koyuyoruz.
Yani pes!
Siz adam gibi iş yapsanız biz engel mi oluruz...
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Cemil Tugay’ın formülü doğru
- Bu davranış ayakta alkışlanır
- Cemil Tugay başarılı mı, başarısız mı?
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Jennifer Lopez İstanbul ve Antalya'da konser verecek!
Son yıllarda özel hayatıyla gündemden düşmeyen Jennifer Lopez Türkiye'de müzikseverlerle buluşacak. Dünyaca ünlü pop yıldızı Jennifer Lopez, yeni dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye geliy...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Uzmanı uyardı: 50-60 yaş arasında daha sık görülüyor
Ani işitme kaybı, nedeni tam olarak belirlenemeyen ve üç günden daha kısa sürede gelişen, işitme testinde 30 desibel ve üzerinde (ardışık üç frekansta) kaybın tespit edildiği bir durumdur. Genellikle kulak çınlaması (tinnitus), uğultu gibi semptomlarla birlikte görülür. Nadiren baş dönmesi (vertigo) de eşlik edebilir. En sık 50-60 yaş aralığında görülmekte olup, erkek ve kadınlarda benzer sıklıkta rastlanmaktadır.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.