Hasan Tahsin Kocabaş İyi Bir Gazetecidir...

İyi bilinmelidir ki; Hasan Tahsin’in benim referansıma asla ihtiyacı yoktur.
Ancak böyle bir yazıyı kaleme almak farz oldu…
Gazeteci dostumuz Hasan Tahsin Kocabaş çalıştığı kurum tarafından, akla hayale gelmez bir yöntemle karalanma kampanyasına tabii tutuldu.
Bekledim.
Kendisine gazeteci diyenlerin çıkıp bir iki kelam etmesini bekledim.
Yine, Sinan Kara birilerine “çattı” dememeleri için bekledim.
Ancak yine yanıldım.
Kahretsin ki yine iş “her şeye zıplayan” bendenize düştü.
İyi ki de düştü.
Lâkin birileri yazsa da yazmasa da nasıl olsa ben yine yazardım.
Bilen bilir, hayatım boyunca iyi meslektaşımın hep yanında oldum, kötü meslektaşla da hep çatıştım. Bunun bundan sonra böyle gideceğinden de kimsenin kuşkusu olmasın.
Neyse gelelim konuya.
Birileri çıkmış ve eline kalemi almış, fütursuzca “belden aşağı” vuruş yapıyor, onlarca yıllık bir emekçiyi iki dakikada çöpe atmanın gayretine düşüyor.
Açıklıyoruz, Açıklayacağız ve Açıkladık denilerek kendisine emek, omuz veren bir adama karşı, sırf "iş akdinde" uyuşamadığı için garip ve iğrenç bir aşağılama kampanyasına girişiyor.
Bu iğrenç kampanyanın altı ise “komik” gerekçelerle doldurulmaya çalışılıyor.
Ancak nafile.
Ve tutmaz!
Emekçi gazeteciler, bu Ali Cengiz oyunlarını iyi bilir. O nedenle de tuzağa düşmez.
Dikkat ederseniz bu kampanyaya kendileri dışında kimse yer vermedi, veremez de.
Çünkü bu tür bir yöntem yazanın elinde patlar.
O yüzden herkesin artık iyi anlaması lazım;
Devir iyi gazetecilik yapma devridir. Kötü ve ucuz gazetecilik günleri artık tarihe karışmak zorundadır.
Çünkü “iyi gazeteciler”, “ben gazeteciyim” diyerek sokak işportacılığı yapanları da artık biliyor ve yazıyor.
Sözün Özü:
Hasan Tahsin Kocabaş’ı yazanlar “gazeteci” değildir, Ama Hasan Tahsin gazetecidir. Hem de iyi bir gazetecidir.
Buradan bir söz de İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanına;
Sayın Başkan bazı meslektaşlar diyor ki; Sayın Sertel bir önceki yönetimi dahi aratır oldu…
Bilginize.
Yazar Kadromuz Genişliyor
Sevgili Süleyman Gençel’i kaptırdıktan sonra oturup düşünmeye başladık. Çünkü ortaya çıkan açık fena bir açık ve ne yapabiliriz diye çözümler aradık.
Aldım elime telefonu ve ilk hamlede Buca, Bornova ve Konak’tan eli kalem tutan, idealist yazarlar aramaya başladım.
Sağolsun herkes “canla başla” yazarız dedi.
Ve yakında üç yazarla birden start vereceğiz bu çalışmamıza.
Amacımız yerelden yazarları katarak, bulundukları yerin sorunlarını yazmalarına imkân sağlamak ve bir nebze de olsa çözüme katkı sunmak.
Başaracağız bu işi.
Ve süreç içerisinde her Metropol ilçeden bir yazar katacağız bünyemize.
NOTLARIM:
NOT 1: Bir Okurumuz Karşıyaka Postanesinden mektup göndermiş, İZSU ve aynı yerde çalışan Fatma Ozan ile ilgili iddialar dile getirmişti. Bu iddiaları yazmadım ve araştırma gereği duydum. Mektupta belirtilenlerin düzmece iddialar olduğunu ve daha önce de aynı yöntemlerle sağa sola mektuplar gönderildiğini tespit ettim. Mektupları gönderenlerin ise, İZSU içerisinde iç hesaplaşma peşinde olduklarını öğrendim.
Tarafımıza mektup, e-posta, telefonlarla gelen iddialar geniş bir araştırılmaya tabii tutulmaktadır. Sonrasında ise gereği neyse o yapılmaktadır.
NOT 2: İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kurumlarında yakınları çalışan gazetecilerin listesini tamamlamaya çalışıyorum. Yakında onları da açıklayacağım.
NOT 3: İzmir Barosunda Başkanlık koltuğunu kaybeden, eski DSP İl Başkanı Özdemir Sökmen’in “Önder Sav” kadrosundan Milletvekilliği peşinde olduğunu ancak Baro Başkanlığını kaybedince bu şansının zora girdiği belirtiliyor.
NOT 4: Aziz Kocaoğlu’na ve basın danışmanı Reşat Yörük’e buradan bir soru:
Geçen hafta kurumunuzda dağıtılan “paçavra” gazetenin bedelini siz mi ödediniz?
Yanıtınızı Bekliyorum!